Hjalmar Emil Fredrik Söderberg İsveçli bir romancı, oyun yazarı, şair ve gazetecidir. Eserleri genellikle melankoli ve sevecen karakterlerle ilgileniyor ve flaneur'un gözüyle çağdaş Stockholm'ün zengin bir resmini sunuyor.
İstiyoruz hepimiz sevilmek,
Mümkün değilse hayran olunmak,
O da mümkün değilse korkulmak,
O da değilse nefret edilmek ve hakir görülmek.
Hepimiz bir his uyandırmak istiyoruz,
Karşımızdakinde, ne olduğu önemsiz.
Ruh hiçliğin karşısında titriyor,
Ve ne olursa olsun bir temas arıyor.
1869- 1941 yılları arasında yaşayan Hjalmar Söderberg, İsveç'te August Strindberg'le karşılaştırılan bir yazar olmuş.
Türkçeye Başkalarına Âşık Kadınlar olarak çevrilen, Doktor Glas, günlük şeklinde yazılmış bir roman.
12 Haziran-7 Ekim arasında yaşadıklarını yazar, Doktor Tyko
Gabriel Glas.
Ele aldığı; evlilik dışı ilişki, kürtaj,
O kadınlar, hep başkalarına aşıktır. Bu hep böyle olacak belli ki. Biz zamanın yazıcıları onların dramını izleyip ders almak namına en ufak bir çaba göstermeden yuvarlanan bir taş gibi bırakacağız kendimizi yokuş aşağı giden zamana.
Doktor Glas'ın günlüklerini okumak beni mutlu etti. Ama çokça da düşündürdü. Birçok konuda yaşamayı umduğumuz ilerlemenin ne kadar uzağında kaldığımızı gördüm.
O kadınlar hep başkalarına aşık. Başkaları cehennemdir.
İskandinavya’nın Albert Camus’u olarak adlandırılan yazar Hjalmar Söderberg'ün dilimize çevrilmiş ilk kitabı Başkalarına Aşık Kadınlar'ı okudum. Romandaki baş karakter Doktor Glas'ın günlüklerinden oluşuyor kitap ve gerek mitolojiden gerekse düşünürlerden, bilim adamlarından ve tarihsel kişiliklerden alıntılar mevcut. Yaşadığı çağı, insanları, çokça eleştiriyor ve bu anlamda okuyucuda elit bir hava yaratıyor oluşunu diğer bir İskandinav yazar olan August Strindberg 'ün Açık Deniz Kenarında isimli kitabına benzettim. Nihilist bir havası da var karakterinizin, özellikle kadınlar ve aşkla ilgili fikirleri oldukça keskin ve sorgulanmaya açık. Yalnızlık, bilgelik, romantizm ve yaşanılan çağın kıskacında bir arayış hikayesi aslında. Çokça alıntı yapılacak cümle ve sorgulanacak taraf vardı bu kitapta. Çeviri olarak bakarsam okurken beni rahatsız edecek bir durum söz konusu olmadı. Ben severek okudum, tavsiye ederim.
..
..
"Hepimiz sevilmek istiyoruz ama sadece gipta edilmekle kalıyoruz, biri bize gıpta etsin istiyoruz ama korkulan kişi oluyoruz. korkulan kişi olmak istiyoruz ama nefret edilen veya hakir görülen biri haline dönüşüyoruz. Ne pahasına olursa olsun, bir takım duyguları iç içe yaşama isteğimiz var. Ruhumuz boşluğa düşmekten ölesiye iğreniyor. Ne pahasına olursa olsun, ilişki kurmaya can atıyor."
..