Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Howard Wollman

Howard WollmanMilliyetçilik yazarı
Yazar
4.5/10
2 Kişi
5
Okunma
0
Beğeni
206
Görüntülenme

En Eski Howard Wollman Gönderileri

En Eski Howard Wollman kitaplarını, en eski Howard Wollman sözleri ve alıntılarını, en eski Howard Wollman yazarlarını, en eski Howard Wollman yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
400 syf.
5/10 puan verdi
dünya siyasetinde önemli bir yere sahip olan milliyetçilik kavramı son zamanlarda kafamı ciddi manada kurcalıyordu. konu hakkında yazılmış kitapların büyük bir kısmı akılcılıktan uzak ve duygusal metinler olduğu için ne yazık ki bu kavram hakkında doğru düzgün bilgi edinmem mümkün olmuyordu. philip spencer ve howard wallman milliyetçilik literatüründeki büyük bir boşluğu doldurma kararı alarak bu kitabı kaleme almışlar. meseleye daha eleştirel bir yerden yaklaşmalarını sevdim. kafamdaki soru işaretlerinin bir kısmı giderilmiş olsa da kitap ne yazık ki beklentilerimi tam olarak karşılamadı. eserin büyük bir kısmı literatür tarama gibi. o bunu dedi, şu şunu yazdı derken kaybolup gittim kitap içinde. yazarların özgün fikirleri kitap içerisinde neredeyse hiç yer almıyor. milliyetçilik hakkında yazılan çizilenlerin güzel bir derlemesi yapılmış ama kitap bir süre sonra okuru boğuyor. konuyla alakalı çok fazla teorik bilgi veren bu kitap akademik çalışmalar için iyi bir kaynak olabilir ama sosyal okurun yaşamında pek de değişiklik yaratamaz bence. sorunlu bir görüş olduğunu düşündüğüm milliyetçilik hakkında başka kaynaklar araştırmaya devam edeceğim.
Milliyetçilik
MilliyetçilikHoward Wollman · Yeni İnsan Yayınları · 20205 okunma
Devlet egemenlikle, belirli bir bölge ve nüfus üzerinde uygulanan iktidar ve otoriteyle alakalıyken; Millet insanlar arasındaki ilişkilerle, insanların zaman ve mekan fark etmeksizin birbirleriyle ilişkili olduklarını, ortak bir kimliği paylaştıklarını hissetmeleriyle ilgilidir. Bunun yanı sıra, hem çok milletli devletler hem de devletsiz milletler mevcuttur.
Reklam
Milliyetçilik, birçok liberal tarafından özgürlükler, insan hakları ve bireyin güvenliği açısından tehdit oluşturan kolektivist bir ideoloji olarak görülmeye başlanmıştır. Fakat milletlerin gerekli olduğunu varsayma eğiliminin sürekli olarak yeniden ortaya çıktığını kaydetmekte fayda var.
İşçinin Ülkesi Yoktur.
İşçinin milliyeti Fransız, İngiliz ya da Alman değil, emek, bedava kölelik ve kendi kendini satmaktır. İşçinin başındaki hükümet Fransız, İngiliz ya da Alman hükümeti değil, sermayedir. İşçinin solduğu memleket havası Fransa, İngiliz ya da Alman havası değil fabrika havasıdır. İşçiye ait olan toprak Fransız, İngiliz ya da Alman toprağı değil, yerin birkaç metre derinindeki topraktır. (Marx)
Başka milletlere zulmeden milletler kendi zincirlerini örerler.
Öz-belirlenim hakkını, kesinlikle var olması gereken ama uygulamaya konma zorunluluğu olmayan boşanma hakkına benzeten Lenin, milletlerin en azından sosyalizm dahilinde kendi rızalarıyla birleşeceğine inanmış gibidir
Reklam
Bütün ezilen milletler, özgürlüklerine kavuşur kavuşmaz ilk iş olarak benzer bir zulmü kendi içlerindeki milli azınılıklara uygulamaya başlar.
Tekrar tekrar kanıtlanmıştır ki bir halk ancak savaş sayesinde gerçek anlamda halk olabilir. Bir millet ancak memleket uğruna topluca kahramanlıklar gösterdiğinde gerçekten ve manen birleşebilir. Savaş, milli çözülmenin ve sönümlemenen yurtseverliğin en etkili ilacıdır.
Torunlarımızı barışa ve rahatlığa değil, milli kültürümüzü ve halkımızı muhafaza edip genişletecek sonsuz bir savaşa yönlendirmeliyiz.
Weber etnik grubu şöyle tanımlar:
Fiziksel ve/veya geleneksel açıdan taşıdıkları benzerlikler veya kolonizasyon ve göçe ilişkin anılara sahip olmaları nedeniyle ortak bir soydan geldiklerine dair öznel bir inanç geliştirmiş insan gruplarına 'etnik gruplar' deriz; grup oluşumunda önemli olan unsur bu inançtır, yoksa nesnel bir kan hısımlığının mevcut olup olmaması mühim değildir.
Reklam
Smith, bütün ethnie'lerin milletlere dönüşmeyeceğinin farkındadır.
İnsanlığın büyük çoğunluğundaki duygusal yakınlığın ve sadakatin nesnesi olan millet olgusuna şu ana kadar ciddi bir rakip görebilmiş değiliz.
Halkların kolektif doğası hakkındaki bütün düşünceler o kadar düzensizdi ki bu şekilde özerklik talebi veya başka bir halk üzerinde otorite kurma talebi oluşturabilmek imkansızdı. Topluluk olma hissiyatı tek başına ne krallık kurabilir ne de mevcut krallıkları bölebilir. Bunların gerçekleştirilebilmesi için büyük adamların ihtirasları ve entrikaları da gereklidir.
Fransızlar ancak "yıpratıcı" bir devrim sonucunda bir ulus devlet geliştirebilmiş, Almanlar ise etnik saflık düşüncesini canlandırarak Yahudileri dışlamışlardır.
17 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.