Hüsnü Aksoy

Hüsnü AksoyDüşün ve Aşkın Gizemi author
Author
7.2/10
6 People
14
Reads
1
Likes
665
Views

Hüsnü Aksoy Posts

You can find Hüsnü Aksoy books, Hüsnü Aksoy quotes and quotes, Hüsnü Aksoy authors, Hüsnü Aksoy reviews and reviews on 1000Kitap.
Bir dal verdi sevdiğim üstünde sarı yapraklar yıl desen geçer gider sevdaysa yeni başlar bir yaprak gönder bana yarım saatten yakın olmasın ama kaldığın evde sen böylece yürür güçlenirsin ve ben teşekkür ederim sana o güzel yaprak için.” Bertolt Brecht
Büyüsü bozulmuş, gizemini yitirmiş bu dünyada canlı yürek atımlarının yerini zamanın ritmik akışı almıştır; aklın tek yanlı işleyişi, bilgisayarların ve robotların mekanik işleyişi yürekten kopup gelen ışıkların, parıltıların yerine geçmiştir.
Reklam
Düşler; eskimiş anıları, gizli kalmış sırları, yarım kalmış arzuları, gerçekleşmemiş istekleri, terkedilmiş umutları, baskılanmış güdüleri, geriye itilmiş iç tepileri, köreltilmiş gizil güçleri, sakat bırakılmış sevinçleri, kesik hüzünleri, belirsiz umutları canlandırıp güçlendirdiği için yaratma faaliyetimizin devindirici kaynağıdırlar. 
Özgürlük
Meyvelerin herkese ait olduğunu, toprağın ise hiç kimseye ait olmadığını unutursanız mahvoluruz…
Bu da Hegel'den:
Aşık olunan kişilik, onu oluşturan niteliklerden fazla bir şey olduğundan, biz kişiliğe değil kişilikte ortaya çıkan bu fazlalığa aşık oluruz.
Reklam
Hiçbir kavramın bitmiş, artık değiştirilemeyecek, kendisine bir şey eklenemeyecek ya da çıkarılamayacak türden mutlak bir tanımı yapılamaz.
“Tepeden tırnağa aşık olmuş“ ya da “sırılsıklam aşık“ nitelemeleri, aşkın bilinçaltıyla olan ilişkisinin farklı biçimde dile getirilmesidir. Bu tür nitelemelerle kast edilen, önceden işlenmiş, tasarlanmış bir duygulanımın kendini ortaya koyması değil, bilinçaltının kendiliğinden hareketi sonucunda ortaya çıkan, farkında olmadan  kendini gösteren, genellikle kendini sezgiye veren, ele avuca sığmaz, denetimden sık sık kaçabilen duygulanım biçimi olduğunu gösterir.
Yüceltme eylemi, bir sanat yapıtının ortaya çıkmasına kaynaklık edebileceği gibi, zengin, çok yönlü ve özgür kişiliklerin içinde biçimlendiği aşk denilen bir duygulanımın ortaya çıkmasına da yol açabilir. Yüceltmenin ortaya çıkardığı, öznel anlam yüklemelerin kimi zaman aşırıya kaçtığı doğrudur, ama aklın somut biçimiyle uyumlu işlediği sürece, bu hayali tasarımların ortaya çıkardığı öznel anlamların, her iki tarafın mutluluğuna hizmet edeceği açıktır.
(...) halk arasında sık sık söylenen “aşkın gözü kördür” deyimine hak vermemek elde değil. Ama bu deyimin doğru olabilmesi için, şu soruya cevap verilmesi gerekir; gözümüz aşktan önce açık mıydı ki, sonradan aşk yüzünden kör olup gitti? 
Reklam
Aynı anda iki değişik kişiye aşık olmak, üçlü ilişkinin yol açtığı yabancılaşmış aşkın farklı bir biçimidir. Bilinç ve bilinçaltı çatışmasının yol açtığı kişilik bölünmesinin ürünü olan bu yabancılaşmış aşk örneklerine Dostoyevski’nin romanlarında sık sık rastlarız. Örneğin, BUDALA romanının kahramanı olan Prens Mişkin, kişilik olarak çok farklı olan Nastasya Filippovna ile Aglaya İvanovna’ya birlikte aşık olurken, kişilik bölünmesinin yol açtığı bu türden aşkı yaşıyordu. Yine, SUÇ ve CEZA’da, bu kişilik bölünmesinin yol açtığı yabancılaşmadan kaynaklanan farklı bir aşktan bahsedilebilir. Romanın kahramanı Raskolnikov, sevgilisi Sonya’yı aynı anda hem derin bağlılığı içeren bir sevgiyle sevmekte hem de nefret edebilmektedir. DELİKANLI romanının kahramanı olan Dolgorukiy ile babası Versilov’un, aynı kadına birlikte aşık olmaları da farklı bir örnek olarak alınabilir. 
Yapay kıskançlık doğal kıskançlıkta olduğu gibi, yaratıcı etkinliğin devindirici bir unsuru olmadığı gibi, sağlıklı bir kişiliğin parçası da değildir; daha çok, bastırma ve geriye itmenin yol açtığı bilinçaltına yerleşmiş yıkıcı, saldırgan güdülerin harekete geçmesine yol açabilen, nevrotik bir kişiliğin parçasıdır.
125 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.