"Hayatını yaşa, çok geç olmadan
Hayatını yaşa, hayattayken hâlâ
Yıllar geçip gider göz açıp kapayıncaya kadar
Hayatını yaşa hayatını yaşa
Çok geç olmadan "
Enjoy Yourself, Louis Prima
Sadece çok çalışmak, House'un gezegenin en çok izlenen televizyon dizisi olmasını açıklayamaz. Başka bir nedeni olmalı. Biri çıkıp şovun bütünün, parçalarının toplamından daha büyük bir şey olduğunu söyleyebilir tabii, yine de bu söylenen kuramsal matematik dışında hemen her şey için geçerli. Bir Honda Civic'i oluşturan parçalar yığınının içinden işe gitmeye çalışın bakalım. Biri çıkıp, House'un yapmacıklıktan, üstü kapalı şeylerden tiksinmesinin, günümüzün samimiyetten uzak siyasi doğruluğundan sonra, daha yaşlı bir izleyici kitlesine bir rahatlama fırsatı sunduğunu ileri sürebilir; öte yandan, otorite karşıtı olmasının, daha genç bir kitleye hitap ettiğini de söyleyebilirsiniz. Gençler kendilerini otorite karşıtı olarak görmek isterler fakat pek azı bunu gerçekten başarır. Hepsinin ötesinde, House bir şifacıdır, sorun gidericidir, kurtarıcıdır -genellikle itici olmayan özellikler. Bütün bunlar programın orta yaşlara kadar sürmesine bir biçimde katkıda bulunmuş olabilir. Yine de, bana kalırsa, nedeni esprilerdir.
House'un, Sir Arthur Conan Doyle'un sıradışı detektifi Sherlock Holmes ve yoldaşı Dr. Watson'a göndermeleri ünlüdür. David Shore, "House ve Wilson çok az da olsa Holmes ve Watson'dan türetilmiştir," der. "Onlardan türetilmekten çok, esinlenirler." Holmes ve Watson; House ve Wilson. House'un ilk hastası Rebecca Adler'dır ve "Adler" Doyle'un kullandığı bir soyadıdır. House, Moriarty adlı biri tarafından vurulur -Holmes de Moriarty tarafından öldürülmüş ve Doyle tarafından diriltilmiştir. Holmes ve Watson Baker Sokağı 221B'de oda kiralar; House'un sokak numarası da 221B'dir. Holmes tıpkı House gibi kokain içer, keman çalar, "duygusal edebiyattan" hoşlanır ve bilmecelere bayılır. Oysa birinci çiftte bacağı sakat olan Watson'dır.