Hidayet, imanın hidayetidir. Hidayet, ameldir. Din, amel ve farzlar, şeriatlar, hükümler ve günah ile haramlardan uzaklaşmanın ta kendisidir. Din tek bir haslet değildir. Aksine o, içerisinde sözler, ameller, farzlar, hükümler, şeriatlar, emirler ve yasaklar barındıran birçok hasleti barındırır. Allah Teâlâ'nın "...hidayet ve hak din ile" (Saf, 9) kavli, bu sayılanların tümünü bir araya toplar ve hattâ din, dosdoğru bir dine dönüşür. Şu halde kim bu dinden ise, dindeki tüm şeylerle amel eder. Her kim de bir kısmına iman edip bir kısmını inkâr ederse, o İslâm dininden değildir. Her kim "İman, söz olmaksızın ameldir" derse, hak dinin ehlinden değildir. Ayrıca mümin, hidayete eren, hak dinle amel eden ve hak dini kabul eden biri de değildir. Çünkü Allah Teâlâ bizlere dinin kemale ermesinin, farzların kemale ermesiyle olduğunu bildirmiştir.
Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'dan razı ol- dum." (Maide, 3)