Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İbn Zafer

İbn ZaferDevletin Ölümsüzlük İksiri yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
2
Okunma
0
Beğeni
83
Görüntülenme

Hakkında

İbn Zafer, Arap edebiyat, tefsir ve dil bilgini. 497 (1104) yılında Sicilya’da doğdu. Bazı kaynaklarda Ebû Ca‘fer (Yâkūt, XIX, 48; Süyûtî, I, 142), bazılarında Ebû Hişâm (Fâsî, II, 344) künyesiyle de anılır. Çocuk denecek yaşta iken ailesi Mekke’ye göç etti. İbn Zafer, ilk eğitimini burada aldıktan sonra tahsiline devam etmek için Mısır’a gitti. Mısır’da ne kadar kaldığı bilinmemektedir. Daha sonra Endülüs’e gitmek üzere yola çıktı. Tunus’un Mehdiye şehrinde iken şehir Normanlar tarafından istilâ edildi (543/1148). Bir süre sıkıntı içinde yaşadı ve ardından Sicilya adasına geçti. Sülvânü’l-muṭâʿ adlı eserini 554’te (1159) burada tamamladığına bakılarak Sicilya’da uzun süre kaldığı söylenebilir. Ancak İbnü’l-Kıftî, onun Sicilya’ya 554 (1159) yılında döndüğünü söyler. Bu bilgi doğru ise Sicilya’ya gelmeden önce Tunus’ta ve muhtemelen Mehdiye’de daha uzun süre ikamet etmiş olmalıdır. İbn Zafer, Sicilya’dan ayrıldıktan sonra Mısır üzerinden Halep’e giderek el-Medresetü’l-Asrûniyye’ye yerleşti. Halep’te meydana gelen Şiî-Sünnî çatışması sırasında kendi yazdıkları da dahil bütün kitaplarını kaybetmesi üzerine buradan ayrılıp Hama’ya gitti. Hama’da iyi karşılanan ve itibar gören İbn Zafer’e, Nûreddin Mahmud Zengî tarafından maaş bağlandı. Kaynakların birçoğunda vefat tarihi 565 (1170) olarak kaydedilmiştir. İbnü’l-Kıftî (567-568/1172-1173), Kutbüddin el-Halebî (570-580/1175-1184) ve İbn Hacer el-Askalânî’nin (567-598/1172-1202) verdikleri ölüm tarihleri birbirinden oldukça farklıdır. Süyûtî, İbn Zafer’i kendi halinde zühd ve takvâ sahibi sâlih bir kimse olarak niteler. İbn Zafer’in hocaları ve öğrencileri hakkında yeterli bilgi yoktur. Dâvûdî, onun Ebû Tâhir es-Silefî ile (ö. 576/1180) Sünen-i Tirmiẕî şârihi Ebû Bekir Muhammed b. Arabî’den (ö. 543/1148) hadis rivayet ettiğini söyler (bk. Ṭabaḳātü’l-müfessirîn, II, 246). İbn Hallikân, İbn Zafer’in el-Maḳāmât şerhinin baş tarafında el-Maḳāmât’ı bizzat müellifi Harîrî’den okuyan Silefî’den öğrendiğini ifade eden bir kayıt gördüğünü yazdıktan sonra Silefî’nin Basra’da Harîrî ile karşılaştığı, ancak onu beğenmeyerek geri döndüğü şeklindeki bir rivayeti de ilâve eder (Vefeyât, IV, 396). İbn Hallikân’ın verdiği bu iki çelişkili bilgiyi yorumlamak oldukça zordur. İbn Zafer’in öğrencileri arasında başta oğlu olmak üzere Ebü’l-Mehâsin Ömer b. Ali el-Kureşî, Ebü’l-Mevâhib b. Basrî ile Muvaffakuddin İbn Kudâme el-Makdisî zikredilmektedir. Eserlerinden çok yönlü ve verimli bir âlim olduğu anlaşılan İbn Zafer özellikle nahiv ve dil sahalarındaki derin bilgisiyle tanınmıştır. Sîbeveyhi’nin el-Kitâb adlı eserinin ezberinde olduğunu söyleyen Ebü’l-Yümn el-Kindî ile Hama’da giriştiği nahiv ve dil münazaraları onun bu alanda bir otorite olduğunu göstermektedir. Bazı kaynaklarda rastlanan şiirleri anlam bakımından zengin, sanat yönünden başarısızdır. Çoğu hikemiyata dair olan bu şiirlerde İbn Zafer’in, başta İbnü’l-Mukaffa‘ olmak üzere eski ediplerin hikmetli sözlerinden yaptığı iktibasları başarıyla kullandığı görülmektedir. Eserleri. İbn Zafer’in tefsir, fıkıh, lugat, hikâye, mev‘iza, gramer ve mantık alanlarında telif ettiği otuzu aşkın eserin pek azı günümüze ulaşabilmiştir. Başlıca eserleri şunlardır: 1. Sülvânü’l-muṭâʿ fî ʿudvâni’l-etbâʿ. İbn Zafer’in 554’te (1159) Sicilya’da tamamlayıp dostu Emîr Ebû Abdullah Muhammed b. Ebü’l-Kāsım el-Kureşî’ye ithaf ettiği eser her birine “sülvâne” (nazar boncuğu) adı verilen beş bölüme ayrılmıştır. Tevekkül, teselli, sabır, rızâ ve zühde dair konuların işlendiği eser İbnü’l-Mukaffa‘ın Kelîle ve Dimne’de kullandığı üslûpla kaleme alınmıştır. Eserde hükümdarın ve maiyetinde bulunan devlet adamlarının halkla ilişkilerine, ahlâk ve davranışlarına dair bazı bilgiler ve İran mitolojisiyle Fars hükümdarları hakkında birtakım hikâyeler de yer almaktadır (Leylâ Hasan Sa‘deddin, s. 329). Mısır (1278), Tunus (1279) ve Beyrut’ta (1300) yayımlanan eser Amari Michele tarafından İtalyanca’ya tercüme edilmiş (Floransa 1851), bu tercümeden yapılan İngilizce çevirisi de yayımlanmıştır (London 1852). Eserin tahkikli neşri Ebû Nehle Ahmed b. Abdülmecîd (Kahire 1979) ve Muhammed Ahmed Demec (Beyrut 1416/1995) tarafından gerçekleştirilmiştir. Şeyhülislâm Halilefendizâde Mehmed Said Efendi tarafından yapılan Türkçe tercümesi de basılmıştır (İstanbul 1285). Tâceddin Ebû Abdullah Abdullah b. Ali es-Sincârî (ö. 799/1396) tarafından manzum hale getirilen eserin Nizâmeddin eş-Şâmî bazı ilâve ve değişikliklerle Riyâżü’l-mülûk fî riyâżâti’s-sülûk adıyla Farsça’ya çevirmiştir. Bu çevirinin bir nüshası Kütahya’da Tavşanlı Zeytinoğlu İlçe Halk Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (nr. 1897). Eserin müellifi tarafından kaleme alınan zeylinin (et-Teẕyîl ʿalâ Sülvâni’l-muṭâʿ) yazma nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (Lâleli, nr. 72738). 2. Enbâʾü nücebâʾi’l-ebnâʾ (Ġurerü’d-dürer fî nücebâʾi’l-evlâd [fî nücebâʾi’l-ebnâʾ]). Ünlü şahsiyetlerin biyografileriyle bazı edebî konulardan bahsetmekte olup Kahire’de basılmış (1315, 1322), ayrıca İbrâhim Yûnus tarafından tahkik edilerek yayımlanmıştır (Kahire 1991). 3. Ḫayrü’l-bişer bi-ḫayri’l-beşer. Hz. Peygamber’in nübüvvet alâmetlerinden bahseden eser Kahire’de yayımlanmış (1280), tahkikli neşri Abdülhafîz Fergalî Ali el-Karanî tarafından gerçekleştirilmiştir (Kahire 1990). 4. İbhâmü’l-ġavvâṣ fî îhâmi’l-ḫavâṣ fî beyâni ġalaṭi’l-Ḥarîrî. Harîrî’nin Dürretü’l-ġavvâṣ fî evhâmi’l-ḫavâṣṣ’ına reddiye, tashih ve ilâve niteliğinde olan eser, el-Ḥâşiye ʿalâ Dürreti’l-ġavvâṣ ve er-Red ʿale’l-Ḥarîrî fî Dürreti’l-ġavvâṣ adlarıyla da anılır. İbn Berrî’nin hâşiyesiyle birlikte Ahmed Tâhâ Hasaneyn Sultan tarafından tahkik edilerek Ḥavâşî İbn Berrî ve İbn Ẓafer ʿalâ Dürreti’l-ġavvâṣ fî evhâmi’l-ḫavâṣ li’l-Ḥarîrî adıyla yayımlanmıştır (Kahire 1411/1990). Eseri ayrıca Abdülhafîz Fergalî Ali el-Karanî Dürretü’l-ġavvâṣ ve şerḥuhâ ve ḥavâşîhâ ve tekmiletühâ adlı eserin içinde ve yine İbn Berrî’nin hâşiyesiyle birlikte (s. 722-834) tahkik ederek yayımlamışlardır (Kahire 1417/1996). 5. Yenbûʿu’l-ḥayât fî teẕkîri’ẕ-Ẕikri’l-Ḥakîm. Kur’ân-ı Kerîm’in tefsiri olup müellif bu eserini Halep’te ikamet ettiği yıllarda kaleme almıştır. Değişik ciltlerine ait nüshaları çeşitli kütüphanelerde bulunmaktadır (bk. Brockelmann, GAL, I, 352; Suppl., I, 596). 6. Şerḥu (ġarîbi)’l-Maḳāmât. Harîrî’nin eserinin şerhi olup et-Tenḳīḥ ʿalâ mâ fi’l-Maḳāmât mine’l-ġarîb adıyla da anılır (nüshaları için bk. Brockelmann, GAL Suppl., I, 487). 7. Zâdü’l-mülûk el-Muẓafferî fi’l-muʿteḳadât ve’l-ʿibâdât (el-Mektebetü’l-Ezheriyye, nr. 3/48). (İbn Zafer’in diğer eserleri için bk. İbn Zafer, Sülvânü’l-muṭâʿ, neşredenin girişi, s. 45-49; Yakūt, XIX, 48-49; Safedî, I, 142; Dâvûdî, II, 245-246; Amari Michele, s. 666-667).
Tam adı:
Ebû Abdillâh Hüccetüddîn (Şemsüddîn) Muhammed b. Ebî Muhammed Abdillâh b. Muhammed es-Sıkıllî el-Mekkî
Unvan:
Yazar
Doğum:
Sicilya, İtalya, 1104
Ölüm:
1170

Okurlar

2 okur okudu.
3 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Herkes, gerçekleşmesini istediği ve dilediği şeyin meydana gelmesine karşı düşüncesizce bir söz söylemeyip işin sonucunu Allah'a havale etmelidir ki kurtuluş ondadır. Çünkü Allah'ın rızası ancak tüm işleri kendisine havale etmekle kazanıldığından, bazen kötü olan bir şey güzel, güzel olan da kötü zannedilip işini Allah'a havale etmeyen kişi zarara uğrar. Bundan dolayı basiret sahibi olan kimse ne mutluluk ile zarardan emin, ne de bunlardan ümitsiz olur; işlerini Allah'a havale edip başa gelecek belanın definde O'nun keremini ve nahoş kazada da O'nun lutfunu umar ki bu tevekkülün ta kendisidir.
Sayfa 71 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okudu
Adaletli ve insaflı davranmanın teşekkürle karşılık bulması devrin bozukluğu dolayısıyla adil ve insaflı kimselerin az olmasından dolayıdır. Yoksa teşekkür ancak kendi malından başkasına veren kimseye karşı gerekir. Buna karşı bir mala hak kazanan kimseye o malı verip teslim etmek ile adaletli davransa üzerine düşeni yapmış olmakla övgüye mazhar olur; ancak teşekküre layık olmaz.
Sayfa 235 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okudu
Reklam
Azgın ve asi kişi kendi tırnağı ile kazarak ölüm bıçağını arayıp bulur.
Sayfa 104 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okudu
Nakledilir ki bir edip, evinin kapısı eşiğine şöyle yazmıştır: Bizim hikmetimizden istifade eden, kendisini tanıyıp haddini aşmayan ve kibirlenip nefsini dizginleyen kişidir. Bu niteliklerle donanmış ise evimize buyurup gelsin; yoksa evimize gelmeyip bu nitelikleri kazanıncaya kadar çalışıp çabalasın.
Sayfa 159 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okudu
Arzusuna kavuşamamaktan dolayı üzülmek cahillerin işidir.
Sayfa 244 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okudu
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
824 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Eserin yazarı İbn Zafer 1104 yılında bazı kaynaklara göre Sicilya, bazılarına göre de Mekke'de doğmuş. Yaygın olan bilgiye göre de 1172 yılında vefat etmiş. En önemli eseri ise bu kitap olup orijinal adı Sülvanü'l Muta fi Udvani'l-Etba'dır. Yayınevi bu ismi Devletin Ölümsüzlük İksiri olarak tercüme etmiş. Eserin Osmanlı
Devletin Ölümsüzlük İksiri
Devletin Ölümsüzlük İksiriİbn Zafer · Büyüyenay · 20142 okunma