İbrahim Özcoşar

Osmanlı Devleti ve Kürtler author
Author
Editor
8.0/10
1 People
3
Reads
2
Likes
437
Views

İbrahim Özcoşar Quotes

You can find İbrahim Özcoşar quotes, İbrahim Özcoşar book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Osmanlı döneminde Zazaların ekseriyetle Diyarbekir. Dersim, Palu, Siverek, Çapakçur (Bingöl), Çemişgezek, Çermik, Eğil, Genç, Kulp, Atak (Lice) ve Pertek gibi imparatorluğun Doğu sınırlarında yer alan vila- yet, sancak ve kazalarda meskun olduğunu belirtmek gerekir. Bu yerleşim birimlerinin dışında Zazalar Sivas'ın doğusunda Koçgiri bölgesinde, Doğu Erzincan, Kuzican, Baykan, Gerger, Mutki, Hınıs ve Tekman gibi yerleşim birimlerinde de yoğunluk gösteriyordu. Osmanlı kayıtları, sözü edilen yerleşim birimleri dışında Zazaların Hoy, Salmas, Urmiye, Revan, Oşni ve Halep gibi yerleşim birimlerine de iskân edildiklerini ortaya koyuyor. Yine aynı kayıtlar, klasik dönem Osmanlı literatüründe daha ziyade Dumbeli/ Dimıli olarak adlandırılan Zazaların Hoy, Salmas, Sökmenabad ve Oşni gibi bölgelerde de uzun süre hüküm sürdüklerini gözler önüne seriyor.
Sayfa 54 - KitapyayıneviKitabı okudu
Kasr-ı Şirin Anlaşması ile birlikte Erdelan Beyligi: Hewreman Sıradağları'nın batı yakası ile Şehrizor, Karadağ, Kızılçe, Seruçek ve Kerkük nahiyeleri, bu nahiyelerdeki vadileri ve ovaları da içine alan geniş bir bölgeyi ebediyen kaybetmişti. Aynı şekilde Revanduz, Imadiye, Kûy ve Harir şehirlerini de yitirmişti. Her ne kadar Revanduz ve Imadiye 19. yüzyılın sonuna dek Erdelan Beyi Şehzade Behram 'n torunlarınca yönetilmişse de Erdelan Beyliği'nin toprakları artık Sine/Senendec, Hasan-abad, Merivan, Hewreman, Bane, Sekız, Siyah-kuh ve Cewanrud şehirlerinden ibaret olan bölgeyle sınırlandırılmıştır. Ayrıca bu anlaşma Erdelan Emirliği'nin iktisadi ve askeri açıdan gücünü yitirmesine, dahası rakip imparatorlukların sınır bölgesinde konuşlanmış hassas jeostratejik öneminin azalmasına neden olmuştu ve emirlik sisteminin iç idari yapısında ciddi değişikliklerin meydana gelmesine sebebiyet vermişti.Örneğin Safeviler emirliğin içişlerine daha fazla müdahale etmeye başlamıştı. Bunun en bariz göstergesi de emirlik sınırları içinde kalan yerleşim yerlerinin tek bir merkezce yönetilmesi yerine küçük birimlere bölünmesiydi ve bu durum Safevi Devleti'nin yıkılışına yakın tarihlerde özellikle hız kazanmıştı. Hatta emirlik sınırları içindeki küçük birimlere ayrılmış bu yerleşimlere bölge dışından vali ve yöneticiler atanmıştı.
Sayfa 89 - Kitapyayınevi, Keyhan Müşir Penahi, Erdelan Kürt beyliğinin Osmanlı ve Safevi Devletleriyle İlişkileriKitabı okudu
Reklam
Kürt hanedanların kendi politik güçlerini tekrar elde etmek istemeleri,Şiilik, Alevi Türkmenlerin sosyoekonomik baskısı. Kürtlerin Safevilere karşı, Bidlisi'nin ifadesiyle "mübalağa" derecesindeki tepkilerinin en önemli sebepleri olmuş ve Kürt hanedanları Safevilere karşı müttefik arayışına itmiştir. Sultan Selim'in Safevi politikasının azımsanmayacak sayıda Kürt destekçi kazanmasını onların bu arayışıyla açıklamak mümkündür. Yine Bidlisi'nin ifadesiyle, bazı Şiilerin, Osmanlı Devleti'ni Safevilere karşı bölgeye davet eden esas amilin Kürtler olduğunu düşünmesi, Kürt hanedanların Safevilere karşı müttefik arayışlarının boyutlarını göstermesi açısından önemlidir." Bununla birlikte Kürtlerin Osmanlıya tam destekleri için belli bir güven ortamı oluşması ve Osmanlının Safevilere karşı başarılı olabileceğinin anlaşılması gerekecekti. İdris-i Bidlisi'nin aracılığı ve muhtemelen Kürt hanedan ailelerine geleneksel haklarının korunacağına dair verdiği teminatlarla oluşan güven ortamı ile Çaldıran Savaşının Osmanlının zaferiyle sonuçlanması ve Yavuz'un, Tebriz'e girmesinin ardından Osmanlı Devleti'nin Safevilere karşı ittifak kurulabilecek bir güce sahip olduğunun anlaşılması, Kürt hanedanların Osmanlıyla ittifak kararı vermeleri için gerekli şartları oluşturmuş görünmektedir.
Şeyh Abdüsselam Barzani, Osmanlı Devleti sınırları içerisinde yaşayan Kürtlerin "adem-i merkeziyetçilik" ilkesi gereğince yönetilmesi için bölgedeki şeyh ve ileri gelenlerle çalışmaya başlamıştır. Bu meyanda Duhok'ta Şeyh Nur Muhammed Birifkani'nin evinde bir toplantı gerçekleştirmişler dir. Bu toplantıda şu kararlar alınmıştır. Beş Kürt bölgesinde resmi dil Kürtçe olmalıdır. Eğitim dili Kürtçe olmalıdır. Tayin edilen kaymakam, nahiye müdürleri ve diğer memurların Kürtçeyi iyi derecede bilenlerden olması gerekir. Devletin dini İslam olduğu müddetçe mahkemelerde verilen hükümlerin İslam şeriatına göre verilmesi gerekir. Yargı ve fetva makamında olanların Şafii mezhebinden olmaları gerekir. Mükelleflerden alınan vergilerin şeriata uygun olarak alınması gerekir. Şeriata uygun olmayan ve onun dışında kalan vergilerin alınmaması gerekir. Vergilerin (zorunlu hizmetlerin karşılığı olarak) eskiden olduğu şekliyle alınması ancak bunların Kürt bölgelerindeki yolların onarımı için kullanılması gerekir. Kararlaştırılan bu talepler katılımcıların imzalarıyla birlikte Meclisi Mebusan'a ve Seyyid Abdülkadir, Emin Ali Bedirhan ve Şerif Paşa gibi Kürt ileri gelenlerine gönderilmiştir. Şüphesiz İttihat ve Terakki, Şeyh Abdüsselam'ın bu taleplerinden çok rahatsız olmuş ve bunu devletin birliği ve bütünlüğü için tehlike olarak görmüştür.
Sayfa 194Kitabı okudu
Barzan Tekkesinin esas faaliyet alanı Şervan, Muzuri ve Zebari asıllı Beroj ve Nizar aşiret bölgeleri idi. Fakat Şeyh Muhammed Barzani'nin son dönemleri ile II. Şeyh Abdüsselam Barzani döneminden itibaren Mérgeser bölgesindeki yerleşik Herkiler ve Güney Gerdiler de Barzan ittifakına dahil oldular. Bu meyanda Şeyh Abdüsselam bir dizi reform gerçekleştirdi "Buna göre, "toprak çiftçilere dağıtılacak, başlık parası ve zorla evlendirilmelere son verilecek, her köyde bir cami yapılacak ve burası hem dini hem de sosyal faaliyetlerin alanı olacak, köy sorunlarının çözümü için her köyde biz konsey oluşturulacak ve her bölgenin bir askeri gücü ve bunun sorumluları olacaktı. Barzaniler adı altında birleşen bu aşiretler diğer aşiretlerden ayırt edilmek için kırmızı sarık kullanmaya başlamışlardır. Şeyh Abdüsselam bu reformlarıyla ve sahip olduğu dini, politik ve askeri nüfuzuyla 19 yüzyılın başlarında Kürt aşiretleri arasında seçkin bir yere geldi.
Sayfa 180Kitabı okudu
Barzan Köyü Irak/Kürdistan Bölgesi'nin Erbil ili'nin Mergesor Kazasına bağlı bir köydür. Barzaniler olarak anılan ve bölge tarihinde oldukça etkin olan bu ailenin bilinen önemli şahsiyeti Molla Muhammed'in oğlu Molla Abdullah'tır. Molla Abdullah, ünlü İslam alimi Molla Yahya Muzuri'den (1773-1838) ilmi icazetnamesini alarak (1834) Barzan Köyü'nde bir medrese kurmuş ve dini tedrisata başlamıştır. Molla Abdullah'ın, Abdurrahman, Abdürrahim ve Abdüsselam adında üç oğlu vardı. Molla Abdullah, daha sonra Taceddin lakabını alacak olan oğlu Abdurrahman'ı dini tedrisat için Nehri'ye, Seyyid Taha-i Hakkari'nin yanına göndermiştir. Kendisinin ölümünden sonra yerine oğlu Abdurrahman geçmiştir. Böylece ilk kez Nakşibendi Tarikatı Barzan'da kök salmaya başladı. Şeyh Abdurrahman'ın vefatından sonra yerine küçük kardeşi 1. Şeyh Abdüsselam Barzani geçmiştir. Şeyh Abdüsselam Barzani'nin kaleme aldığı bazı Arapça ve Kürtçe eserleri günümüze ulaşmıştır. Akaid üzerine yazdığı bir eserinde bunu Aste Köyü'nde hicri 1264'te (miladi 1848) kaleme aldığını dercetmiştir. Şeyh Abdüsselam 1872'de vefat etmiş ve ardında Muhammed ve Kasım adında iki evlat bırakmıştır. Babasının yerine geçen Şeyh Muhammed Barzani döneminde Barzan Tekkesi çevresinde bulunan Nehri Tekkesinden Şeyh Muhammed Sıddık, Surçi (Bicil) şeyhleri ve Zeburi ağaları ile bir nüfuz çekişmesi yaşanmıştır..
Sayfa 179 - Osmanlı Arşiv Belgelerinde Şeyh Abdusselam Barzani, Yaşar KaplanKitabı okudu
Reklam
40 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.