Tarihçi merkezli tanım yapanlardan biri de Carr'dır:” Tarih doğrulanmış bir olgular kğmesidir. Tıpkı bir balıkçının tablası dakika balıklar gibi, belgeler, yazılar vb. İçinde olgular hazır dururlar. Tarihçi onları alır, evine götürür, pişirir, canı şekilde sofraya koyar” (2009: 11). "Tarihçi olarak seçmecidir. Tarihî Olguların oluşturduğu tarihçinin yorumundan bağımsız ve nesnel olguların bir sert oluşturduğu,çekirdeğin var olduğuna inanmak ahmakça, fakat silinmesi çok güç bir yanılgıdır” (Carr, 2009: 15).
Gerek sol ve gerekse kozmopolit İslamcı tarihçilerin gündeminden düşmeyen Dersim isyanı, Şeyh Said isyanı, Ermeni tehciri, Rum mübadelesi, Çanakkale Savaşları, İstiklal mahkemeleri, Millî Mücadele, Atatürk bilimsel tarih tartışmalarının sıradan temaları değildir. Hedefte,"Türkleştirme”, "tek tipleştirme” gibi retorik üzerinden Türk ve Türkiye Cumhuriyeti'nin varoluşunu simgeleyen unsurları olumsuzlama ve değersizleştirme amacı söz konusudur.
Açılım-saçılım yıllarında hükümet şakşaklama işini entel kılıkla gören köşe-kalem sahiplerinin söylemlerine karşı zihnimizi berrak tutabilmemiz için çok önemli işlev görmüştü bu eser. Bize demokrasi özgürlük diye yutturulmaya çalışılan Soros fonlu söylemlerin aslını astarını sosyoloji biliminin gücüyle ortaya koyması önemliydi.
Ahlak, toplumsal bir olgu olduğu için ahlaki normların ikna gücü, yükümleyici gücü toplum tarafından sağlanır. Bu sebeple toplumsal ilişkilerin merkezinde ahlak vardır.