İkbal Vurucu

İkbal VurucuDoğu Raporu author
Author
Editor
8.1/10
17 People
68
Reads
6
Likes
1,718
Views

İkbal Vurucu Posts

You can find İkbal Vurucu books, İkbal Vurucu quotes and quotes, İkbal Vurucu authors, İkbal Vurucu reviews and reviews on 1000Kitap.
232 syf.
8/10 puan verdi
Doğu Raporu
Bugüne kadar sadece cumhuriyet döneminde değil osmanlı döneminde de sorunlu bir bölge idi..Günümüzde sadece Tek parti dönemi dile getirilir. Her kesimin kendince bir araştırması bir de çözüm önerisi vardır. Sorun hala devam ediyorsa çözüm önerisi ya yeterli değildir ya da yanlıştır... 21. Yy Türkiye Enstitüsü nün araştırmasından oluşan kitapta ilginç tespitler olsa da ne kadar çözüme götürür zaman gösterir.. Çatışma teorisine göre küresel ve yerel aktörlerin tutumları ya görmezden geliniyor ya da görülmüyor.. okumanızı tavsiye ederim..
Doğu Raporu
Doğu RaporuÜmit Özdağ · Kripto Basın Yayın · 201125 okunma
Türk dünyasının geniş bir fiziki-coğrafi zeminde varlık kazanmış olması birbirinden farklı modernleşme süreçlerini de beraberinde getirmiştir. Bu nesnel sosyo-kültürel gerçekliğe ekonomik bağlı olarak biçimlenen toplumsal, kültürel,ekonomik gelişmişlik birbirinden görece başkalaşmış sosyo-kültürel ve ekonomik yapılaşmaya yol açmıştır.
Sayfa 300Kitabı okudu
Reklam
Sümela Manastırında ayinin yapıldığı 15 Ağustos 1461 Trabzon'un fethinin tarihi. Yani, Rum Pontus devletinin tarih sahnesinden silindiği gün. Ayin, sürekli Ekümenlik iddiaları ve "gizli amaçlarıyla” gündeme gelen Rum Patriği Bartholomeos tarafından yönetildi. 15 Ağustos'ta, Sümela'ya gelen pek çok kişinin üzerinde İngilizce "Ben Pontuslu'yum” ve Yunanca "Pontus” yazılmış ve Pontus Haritası olan tişörtler giymişlerdi.
Sayfa 239Kitabı okudu
Tarihsel mekânların, kimliğin inşası, varlığın korunması, meşruiyeti gibi alanlardaki işlevi "şimdi”nin "geçmiş”le olan bağı açısından da önemlidir. Tarihin tecessüm ettiği mekânlar bireyin varoluşunda bir süreklilik sağlan Mekânm yok olması veya yaratılamaması tarihin yaşamın dışına atılması, önemsizleşmesi gibi bir gerçeği de gösterir.
Sayfa 238Kitabı okudu
Durmuş Hocaoğlu da...” Bizler, “ihtişamlı” ve fakat “mağlûp”, çok yukarılardan çok aşağılara düşmüş, çok büyük bir irtifa kaybetmiş bir medeniyetin bahtı kara çocuklarıyız.(s:186) Hocaoğlu” Meydan okuyan bir medeniyetten aşağılara inmek, bizleri birçok bakımdan rahatsız etmekte ve komplekslere sürüklemektedir. Bu kompleksler, şu veya bu şekilde bütün toplum katmanlarında mevcut olup, bilinçli ya da bilinçsiz olarak, hemen-hemen birçok davranış biçimimize yön vermekte ve iki ekstrem tezahürü bulunmaktadır: İtme (savunma) ve saygılar çekme (teslimiyet). Fakat bu kompleks, en yüksek değerine, bu teslimiyeti bir şekilde içine sindirmiş, galiplere sadece maddî unsurlarını değil, ondan daha fazla birşeyi, ruhlarını teslim etmiş bir insan tipinde ulaşmaktadır ki bu, bizim “inorganik aydın” olarak tanımladığımız tiptir.”
Sayfa 186Kitabı okudu
Taşer, Türk milletinin zirvesi olan Osmanlı'nın çökmüş olmasına rağmen Türklüğün yeniden ihtişamlı geçmişine kavuşacağına olan inancı idealizminin temelini teşkil eder, Ona göre: "Büyük milletlerin hayatı büyük denizlere benzer, Türk milleti bir okyanustur. Gel gitleri, sularının yükselişi çekilişi vardır. Batı Türklüğünün yükselişi Sakarya'dan başladı, Viyana'ya, Yemen'e, Cezayir'e dayandıo Geri çekilişi 1922 'de Sakarya'da bitti. Şimdi yükseliş halindeyiz, Sakarya'dan çıktık, İzmir'e, Edirne'ye, Hatay'a vardık. Bütün eski sahilleri örteceğiz ve eski sınırları geçeceğiz “
Sayfa 166Kitabı okudu
Reklam
Türkiye aydınının zihinsel kodları Kartezyen dualite çıkmazı ile maluldür. Bu dualite birey-toplum, özne-nesne gibi sosyolojik kavramlar düzleminde görünürlük kazanırken esas itibariyle İslam-laiklik, Doğu-Batı, ilerici-gerici gibi düaliteler üzerinden dünyayı algılama, duyumsama ve anlama süreçleri işletilmiştir. Söz konusu dualiteler tarihsel Türk kimliği karşısında bir karşıtlık olarak konumlanmıştır. Aydının Türk kimliğine karşı görülen kin ve nefretini psikanalitik açıdan açıklayabileceğimiz gibi temelindeki sınıfsal çatışma da gözardı edilmemelidir. Sınıf farkı aydında çözülmesi zorunlu bir problem. Hedefinde yükseklere giderek itibar, şan, şöhret arayın aydın, sınıf atlanmanın veya daha doğrusu atlayabilmenin yolunu "muhalif duruş", "tarafsızlık" "insaniyetçilik” gibi kategorilerle kendi kanununu belirler ve tanımlar. Bu kategoriye katılmanın koşulu ise hetıı ana kültürel ve toplumsal kitleye (yani Türk toplumuna) ve resmi ideoloji olarak tasavvur edilen Türk milliyetçiliğine karşıt duruştur. Burada ifade ettiğim "karşıt duruş” bir eleştirel yaklaşım değildir. Yani Türk toplunıuııda sosyo-politik ve kültürel işleyiş mekanizmasındaki anti-denıokratik veya otoriter yapıların, Unsurların ortaya çıkarılması gibi bir işlev/misyon değildir. Bizatihi Türk toplumunun varoluşsal kimliğidir, hedefteki.
Sayfa 200Kitabı okudu
Türkiye'de ulus-devlet ve millet olgusuna karşı çıkan muhafazakâr-islamcı zihniyet Türk ulus-devletinin ve Türk kimliğinin tasfiyesi için Kürt Açılımı gibi bir takım uygulamalar yürürlüğe sokmuş olsa da tasfiyesi öngörülen devlet ve toplum yapısı yerine neyin ikame edileceği netleşmiş değildir. Bu makalede de "tarih” ve "Türk kimliği” algısı üzerinden nasıl bir devlet ve toplum tasavvur edildiği eldeki veriler ışığında gösterilmeye çalışılmıştır.
Sayfa 151Kitabı okudu
Türkiye Cumhuriyeti bir ulus devlettir ve bu devlet modelinin gerekli gördüğü ideolojik ve kurumsal yapılanmanın oluşturulması doğaldır. Ulus-devletler modern devlet modeli hüviyetleriyle millet olarak tanımlanan kendine özgü bir formasyonu vardır. Bu devlet ve toplum modelini diğer muadillerinden ayrı kılan husus, devlet ile toplumun özdeşleşmiş bir örgütlenme modeli olması yanında meşruiyet aynaklarındaki farklılıktır. Ulus ve devletin örtüşmesi diğer evlet modellerinden ayrılan bir özgülükken meşruiyet kaynağı a bizatihi "milletin” kendisi olmaktadır. Demokratik kurumlar e süreçlerle devletin yönetilmesi bizzat toplumun katılımıyla gerçekleşmektedir. Okullaşma, sanayileşme, sekülerleşme, kentleşme, bireyselleşme, bilimsel gelişmeler modern toplumun farklı boyutlarını oluşturmaktadır.
Sayfa 150Kitabı okudu
Ayhan Bıçak, köken sorunundan ve kültürdeki kurucu işlemden hareketle tarih tartışmasına girişir. Ona göre, ilk efsanelerden günümüze kadar "köken sorunu” büyük bir önem taşımaktadır, Çünkü, "insan olmanın şartlarından bir tanesi belki de en önemlisi, bir kimliğe sahip olmaktır. Kimlik bireyleri ve toplumları başkalarından ayıran, bireyi ve toplum kendisi yapan unsurdun İşte bu önemli unsura sahip olman şartı, geçmiş bilincidir. Bu bilinç varoluşunu nasıl ya da ne altında devam ettirmesi gerektiğini belirtmektedir” (2004: 3 Bir tarih formu olarak efsanelerin kültürde yer alan her unsu anlamlandırma ve açıklama açısından temel bir işlevin olduğunu belirten Bıçak, anlamlandırma ve açıklama açısınd hem bir yöntem hem de bilgi edinme aracı olarak öne çıktığını söyler. Ayrıca efsanelerin ortaya koyduğu bilgilere inancın tam olması, onların bağlayıcı bir niteliği olduğunu gösterir
32 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.