İlyas Kamalov

İlyas KamalovAltın Orda ve Rusya author
Author
Compiler
Translator
Editor
8.8/10
27 People
112
Reads
14
Likes
2,579
Views

İlyas Kamalov Quotes

You can find İlyas Kamalov quotes, İlyas Kamalov book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
1880’lerde Orta Asya bölgesi neredeyse tamamen Rus sınırları içerisinde yer almıştır. Orta Asya’nın Rusya’ya ilhak süreci yaklaşık üç asır sürmüştür. Rusya’nın başlangıçta bölgedeki hanlıklarla diplomatik ve ticari münasebetler içerisinde olması ve hanlıklardaki taht kavgaları sırasında taht adaylarının Ruslardan destek isteyerek Ruslara hanlıkların içişlerine müdahale şansı tanımaları, Rusya’nın bölgedeki yayılmacılık siyasetini kolaylaştırmıştır.
Kırgızistan, Kazakistan’dan farklı olarak altın hariç hem yer altı zenginliklerine, hem de gelişmiş sanayiye sahip değildir. Bundan dolayıdır ki, ekonomik bağlamda Kırgızistan her zaman başka ülkelere daha fazla dayanmak zorunda kalmış ve bu konuda önceliği Rusya’ya tanımıştır.
Reklam
Bağımsızlıklarının ilk yıllarında yaklaşık bir asır boyunca Rus hâkimiyeti altında kalan Orta Asya cumhuriyetleri de aynen diğer eski SSCB cumhuriyetleri gibi, yeni ayrıldıkları “çatı”dan imkânları dâhilinde uzaklaşmaya çalışmışlardır. ABD, AB ve Çin açısından büyük önem arz eden enerji kaynaklarına sahip olan Türkmenistan ile Kazakistan ve kısmen de Özbekistan’ın bu süreçteki işi daha kolay olmuştur. Enerji kaynakları, bu cumhuriyetlere transit konusunda Rusya’ya bağlılığa rağmen ekonomik açıdan kâr getirdiği gibi, Rusya ile siyasi ilişkilerinde de kendilerini daha güçlü hissetmelerini ve diğer küresel ve bölgesel güçlerle münasebetlerini geliştirmelerini sağlamıştır. Enerji kaynaklarına sahip olmayan Tacikistan ile Kırgızistan ise bu kadar şanslı değillerdir. Dolayısıyla baştan beri bu cumhuriyetler gerek askerî, gerekse ekonomik sorunlarını, Rusya’nın yardımıyla çözmeye çalışmışlardır. Bu husus ise, daha Boris Yeltsin döneminde bu ülkelerde Rus etkisinin artmasına neden olmuştur.
Rusya’da “kimlik” konusunda görüşler ikiye ayrılmaktadır. Toplumun bir kısmı, Rusya’nın Bizans’ın varisi olduğunu ve dolayısıyla Rusya’nın Batı’ya ait olduğunu ileri sürerken, bir başka kısım da Rusya’nın, Türk-İslam Devleti olan Altın Orda’nın varisi olduğunu ve Rusya’nın geleceğinin Avrasya’da olduğunu savunmaktadır.
Kazakistan’ın Rusya ile sınıra sahip olması ve bağımsızlığını kazandığı ilk yıllarda Kazakistan’ın nüfusunun yüzde 37’sinin Ruslardan oluşması, ister istemez Orta Asya’nın bu en büyük ve en zengin ülkesinin, Rusya’ya karşı daha dikkatli politika izlemesine neden olmuştur.
Rusya’nın tarihini ve geleceğini sorgulayan ve Rusya’ya Doğu kimliğini yakıştıran Avrasyacılığın temelinde, aslında başta ABD olmak üzere Batı karşıtlığı yatıyordu.
Reklam
Rusya Federasyonu’nun ilk Devlet Başkanı Boris Yeltsin, gerek iç politikada gerek ise dış politikada “ABD’nin 200 yıllık demokrasi tecrübesini göz ardı edemeyiz” diyerek haritaya adını yazdıran yeni ülke için Batı modelini seçmiş ve bu modeli hayata geçirmeye başlamıştır.
Ruslar, yaklaşık üç asır boyunca Türk İslam Devleti olan Altın Orda’nın hâkimiyetinde kaldıktan sonra Altın Orda’nın mirasçılarını tek tek ele geçirerek Rus-Türk münasebetlerindeki dengeyi kendi lehine çevirmiş ve Türk hanlıklarının toprakları sayesinde yayılmacılık siyasetine devam etme konusunda kararlılıklarını sürdürmüşlerdir. Bu siyaset başarıyla sürdürüldüğü takdirde Rusların kendi lehlerine çevirdikleri münasebetlerdeki denge de pekişmiş olacaktı. Dolayısıyla Rusların Orta Asya’daki hanlıkları da kendi kontrolü altına almaları, Altın Orda’nın yıkılışıyla kurulan Moskova Rusyası/Çarlık Rusyası için büyük önem arz ediyordu. Orta Asya’ya doğru yayılmanın Rusya açısından bir başka önemi, güney sınırlarının güvenliğinin sağlanmasıdır. Orta Asya’nın ele geçirilmesi aynı zamanda Rusya açısından bölgede ticarî münasebetlerini pekiştirmesi ve ekonomik olarak güçlenmesi anlamına da geliyordu. Bütün bunlardan dolayı daha XVII. yüzyılın başında Ruslar bölgeye yönelik askerî faaliyetler başlatmışlardır.
Vladimir Putin, ülke içerisinde merkeziyetçi politika başlatarak Rusya’ya bağlı cumhuriyetlere Boris Yeltsin döneminde verilen hakları tek tek geri almıştır.
Putin döneminde Rusya’ya karşı politikasını en belirgin şekilde değiştiren Özbekistan olmuştur. İslam Kerimov’un Rusya’ya karşı tutumunu değiştirmesinin nedeni Putin’in politikasından ziyade, radikal islamcı grupların Özbekistan’da faaliyetlerini artırmaları ve Kerimov’un bu sorunu Moskova’nın yardımıyla çözmek istemesidir. Nitekim Kerimov, bu tehdit karşısında Özbekistan’ın Rusya’nın Orta Asya’daki çıkarlarına saygı duyduğunu ve Rusya’nın ortağı olduğunu belirtmiştir
59 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.