İmam-ı Yafii sözleri ve alıntılarını, İmam-ı Yafii kitap alıntılarını, İmam-ı Yafii en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zünnûn-i Mısrî (rah.) anlattı:
Tîh Sahrası’nda dolaşırken, Mevlâ’nın muhabbeti ile kendisini kaplamış ehl-i cezbeden siyâhî bir köle gördüm. Kendisine selâm verdim; ismimi söyleyerek selâmımı aldı. Kendisine, beni nereden tanıdığını sordum; şöyle dedi:
“Allâhü Teâlâ, ruhları, bedenlerden iki bin sene önce yarattı. Sonra onları, Arş’ın etrafında tavâf ettirdi. İşte orada birbirleriyle tanışanlar, bu dünyada da birbirleriyle tanışıp görüştüler. Orada ayrı düşüp tanışamayanlar ise bu dünyada birbirlerinden ayrı düştüler.”
İşte o tavâf esnasında, benim ruhum da senin ruhunu tanıdı.
Seriyy-i Sekatî rahimehullâh anlattı: Bir gün kabristana gitmiştim, Behlûl-i Dânâ (rah.) da orada idi. Ona, “Burada ne yapıyorsun?” diye sordum, “Bana eziyet etmeyen, arkamdan gıybetimi yapmayan bir toplulukla oturuyorum.” cevabını verdi.
Nefsinin kusurları için dâimâ ağlar. İki parça eski elbisesi vardır, yünden bir izâr, yünden bir ridâ giyer, halk -zâhirine bakıp- kendisine ehemmiyet vermezler. Yeryüzü halkı arasında bilinmez, ama semâ ehli (melâike-i kirâm) arasında meşhurdur. Eğer Allâhü Teâlâ’ya yemîn etse muhakkak Allâhü Teâlâ onun yemînini yerine getirir. Dikkat edin, kıyâmet günü olduğunda kullara: “Cennete giriniz!” denilir. Üveys’e ise, “Dur ve şefâat et!” denilir. Allâhü Teâlâ, onu Rebîa ve Mudar kabîlesi [nin koyunlarının tüyleri] adedince halka şefâatçi kılar.
Sâlihlerden bir zât anlattı:
Allâhü Teâlâ’dan, kabir ehlinin makamlarını bana göstermesini niyâz ettim. Bir gece rüyamda kıyametin koptuğunu, ölülerin kabirlerden çıktığını gördüm. Onlardan kimi sündüs, kimi ipekler, kimi reyhanlar, kimi de tahtlar üzerinde uyuyorlar, kimi ağlıyor, kimi gülüyordu.
“Yâ Rabbi! Dileseydin bu kullarının tamâmına müsâvî (eşit) ikrâmlarda bulunurdun.” dedim.
Kabir ehlinden biri şöyle seslendi:
“Ey fülân! Bu gördüklerin, amellerin karşılığı olan makamlardır. Sündüs üzerindekiler, güzel ahlâk sahipleridir. İpekler üzerindekiler, şehitlerdir. Reyhan üzerindekiler, oruç tutanlardır. Gülenler, tevbe ve inâbe edenler; ağlayanlar da günahkârlardır. -Taht üzerindeki yüksek mertebe sahipleri ise, sırf Allah rızâsı için birbirlerini sevenlerdir.”