Kitap geçen sene amcam tarafından verildi bana. Hemen okumaya başladım ilk 40 sayfayı bitirdim. Devam eden zamanda kayboldu. Ama bu sene tekrar bulup okuduğumda ne denli bir hazine kaybettiğimi anladım. Bizim pederle beraber baş koyduk birlik ettik okuduk gece yarısına kadar. Bitirmeden de kalkmadık. Pederin ara ara duygulandığını, gözlerinin dolduğunu ve düşüncelerle boğuştuğunu hissedebiliyordum. Kitapta baş karakterimiz Enayetullah'ın henüz toyken başından geçen münasebetlere duygulanmamak elde değil tabii ki. Hele ki verdiği kayıplar ve aldığı yaralardan sonra. Lakin pederin gözlerinin dolma sebepleri benimkinden bambaşkaydı.
Ben annemin karnında 5 aylıkken bizim peder gurbete yola çıkmış. Para kazanma ve çocuklarına - ilk çocuğum ama sonraları kardeşlerim de oluyor- parlak bir gelecek sağlayabilme adına memleketten şehr-i İstanbul'a ilk adımlarını atmış. Yolculuk İtalya'ya. İstanbul'dan Bulgaristan- Sırbistan- Hırvatistan- Slovenya ve İtalya. Rota güzel, geze geze de Avrupa havası ala ala da mis gibi yolculuk geçer. Lakin seyahat değil de işse amacınız bir de vizeye pasaporta para bulmak zorsa iş meşakatli bir hal alıyor. Yasadışı yollardan dayımla beraber gidiyorlar. Babam o zamanlar 22-23 yaşlarında dayım da 13-14 :)
Peder bize ara sıra derdi " Benim yolculuğu anlatsam film olur." diye. Kitap bitince de anlatsam bu kitap gibi olur demişti. Babanın değerini önemini sevgisini adamakıllı yeni anlamaya başladığım şu yıllarda ise bu kitabın yeri bende apayrı. Gönlüme taht kurmuş da saltanatı yok, sadece o. Her yıl sözü geçtiğinde anlat baba diye ısrar ederim. Hiç de anlatmaz birkaç küçük olay haricinde. Yaşımın büyümesini, anlama ve kavrama yeteneğimin gelişmesini belki de olgunlaşmamı bekler. Sabrediyorum ben de işte. Anlatacağı vakti bekliyorum iki gözüm açık. Kitabın sonlarına doğru daha iyi farkında oldum gözlerinin dolduğunu. Birkaç sual ettim bazılarını " ne saçma bir soru" diyerek cevaplamayı reddetti. Kitapta son sahneyi ben sesli okumaktayken benimle ilk kez 3 yaşımda karşılaşma anının zihninde belirdiğine eminim. Halen dün gibi hatırlarım; o bizim köye geldiğinde elinde valizle, ben arkadaşımla oyun oynuyordum. Gelip bize doğru kucağını açtı. Ordaki küçük utangaç kız korktu tabii ama arkadaşı hiç tanımadığı adama gidip sarıldı. Küçük kız kaçtı babasından :) Ama Allah'a şükür şuan birlikte mutlu yaşıyorlar. Allah babama uzun ömürler versin .
Pek kitap incelemesi gibi olmadı ama bunları buraya yazmak istedim. Babama da söz vermiştim dün, büyüyünce geçtiği ülkelerden yasal yollarla beraber geçip gezeceğiz ve sanıyorum ki o zaman anlatacak...