Irvin Cemil Schick İstanbul'da doğdu. İngiliz Erkek Okulu'nda orta, Robert Kolej'de lise eğitimini tamamladıktan sonra Amerika'ya gitti ve Massachussets Institute of Technology'den lisans, yüksek lisans ve doktora derecelerini aldı. Harvard, MIT, Boston ve Sabancı üniversitelerinde ders verdi, halen İstanbul Şehir Üniversitesi'nde öğretim üyesi. Batının Cinsel Kıyısı: Başkalıkçı Söylemde Cinsellik ve Mekansallık (Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2002); Çerkes Güzeli: Bir Şarkiyatçı İmgenin Serüveni (Oğlak Yayınları, 2004); Avrupalı Esireler ve Müslüman Efendileri: "Türk" İllerinde Esaret Alıntıları (Kitap Yayınevi, 2005) başlıklı eserlerinin yanı sıra, Geçiş Sürecinde Türkiye (E.A. Tonak ile; Belge Yayınları, 1990); M. Uğur Derman 65 Yaş Armağanı (Sabancı Üniversitesi Yayınları, 2000) ve Osmanlı Döneminde Balkan Kadınları: Toplumsal Cinsiyet, Kültür, Tarih (A. Buturovic ile; Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2009) adlı derleme kitapları bulunmaktadır.
The advancement of Turkish nationalism as a concept was initiated by Europeans. Turcological research and debates had started in France, Austria-Hungary, Germany, and other countries without the knowledge or contribution of Turks.
The JP, representing the big bourgeoisie, protected and supported the NMP as it used the idealist youths as a strike force against democratic and leftist sectors.
This violence eventually also turned inward; members were often told that disobedience will be punished, and that no one could possibly leave the organization. Türkeş had declared: “I have embraced this cause which has been entrusted to me. I am going ahead and heeding nothing. Follow me. If I should turn back, shoot me. Shoot anyone who joins the cause and then turns back.”
İrvin Cemil Schick
Cinselliğin mekân, kültür ve sosyoloji ile bağlantısını araştırıp toplum yapısının oluşumunda cinsel psikanalizin etkilerini biz okuyucuya aktarıyor yazarımız. Genel geçer olarak bilinen özgür batı cinselliğinin aksine yazarımız biz okuyucuya bu aktarımı şark, anadolu ve güney toplumları üzerinden aktarmayı deniyor. Aktarımlarında çoğunlukla Türk toplum yapısına ve Türk saray yapısına değinerek harem kültürü ve cariye unsuru üzerinde duruyor yazarımız. Yazarımız basit bir dil tercihi yerine ağır bir dil kullanımı yaparak eseri, okuyucuya benimsetme yönünden zayıf kılıyor. Ayrıca bir Türk okur olarak bazı aktarımlarda rahatsız edici ithamlar olduğunu düşünmek eseri okurken siz okuyucuları etkileyebilir. Fakat okuma yaparken her daim profesyonel okuyucu olmayı destekliyor her okumada tarafsız ve tamamen bireysel düşünce yapımızdan uzak bir okuma yapmanın doğru olduğunu savunuyorum. Eğer profesyonel okuma yapamazsak hiçbir zaman farklı pencereleri açamaz, pencereyi açmayı bırakın perdesini bile aralamak mümkün olmaz. Bu sebeple siz değerli okuyuculara profesyonel okuyuculuk sıfatını benimsemenizi, ve bu ilginç psikanaliz eserini ilginizi çektiği taktirde okuma serüveninize eklemenizi tavsiye ederim. Sevgiyle ve kitapla kalmanızı dilerim. :)