Işıl Işık, Anadolu Üniversitesi’ndeki eğitimini tamamladıktan sonra yüksek lisans için Avustralya, Sydney’e gitti ve burada 4 yıl kaldı. Yüksek lisansın ardından direkt Türkiye’ye dönmek istemeyen Işık, dil eğitimi için Japonya’ya gitti ve burada da bir yıl kaldı. Ancak 9,1’lik büyük Japonya depreminden sonra Türkiye’ye temelli dönüş gerçekleştirdi.
Işıl Işık’ın YouTube kanalı Aralık 2012’de açılmış olsa da Işık, hikayelerini yayınlamaya 2017 yılında başladı. Üstelik Işık, başarılı bir YouTuber olmasının yanı sıra özel bir şirkette yönetici pozisyonunda çalışmaya da devam ediyor. Daha da önemlisi Işıl Işık, en azından şu anda YouTube için iş dünyasından kopmayı düşünmüyor.
2013 yılında evlenmiştir.
Arkadaşlar herkese merhaba. Kendime göre uzun bir okuma listesi oluşturdum. Daha önce okuyan varsa ya da fikri olan kitaplar ile ilgili buyurun sohbet edelim. Buradaki dostların da kitapları var. Her ay kendime belirli bir miktar bütçe ayırdım almak için. Fikirlerinizi bekliyorum.
1)
Herkese selam. Çok beğendim. Işıl Işık’ı youtuber olarak tanıyordum. Korku hikayelerini dinlemek keyif veriyordu bana. Kaleminin de kuvvetli olduğunu ilk kitabını okuyarak keşfetme fırsatım oldu. Bu kitabı ilk kitaptan daha da başarılı buldum. Bu sefer tünelden önceki beyaz eve dışarıdan bakıyoruz, dışarıdan gözlerle keşfediyoruz. Gerçekten her sayfası merak uyandırıcıydı. Korku, gerilim türünde başarılı Türk yazarlarımızın olduğunu görmek beni mutlu ediyor. Keyifli okumalar.
Işıl Işık'ı youtube döneminden az çok tanıyordum. Bu tür korku hikayeleri anlattığı dönemlerin de izlemiştim ve gerçekten severek izlediğim kişilerden biriydi.
Ve sanırım youtube da anlattığı hikayeleri kitap haline getirmiş. Izlerken etkilerken okuyunca daha da bir etkiledi. Korku türünde kitapları okumayı sevmeyen kişiler okumasın. Ve Hanako-San kısmını okuyunca nedense aklıma direk mangası geldi.
Okuyacak olanlara şimdiden iyi okumalar.
yazardan okuduğum ilk kitaptı. hiç sevmesemde beklentiyle başladım açıkçası ve karşılayabildiğini de söyleyemem. kurgu güzel fakat tahmin edilebilirdi beni şaşırtan bir şey olmadı kitap tahmin ettiğim doğrultuda ilerledi ve öyle de bitti. sadece sonu tuhaf hissettirdi ve bitişine bakacak olursak seriymiş sanırım ben tek kitap sanıyordum. hep dediğim gibi kitabı sevebilmem için karakterleri de sevmem gerekiyor en azından birini... burada kimseye ısınamadım Mabel'in bazı haraketleri hoşuma gitmedi. Deniz'i asla sevemedim zaten, Ozan da aynı şekilde... sonlara doğru sürükleyicilik kazandı kitap benim için ama daha çok sıkıldım okurken ne yazık ki. Hana mevzusunu beklenmedikti, bunun dışında daha farklı şeyler bekliyordum doğrusu bu yüzden de pek sevemedim. bazı şeyler çok yüzeysel hissettirdi. yazarları tek bir kitapla bırakmamak tercihim büyük ihtimalle diğer kitaplarına da bir bakıp şans vereceğim. merak ediyorsanız okuyabilirsiniz ama benim favorilerime giremedi ve okurken keyif aldığımı söyleyemem maalesef.