İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da tamamladı. Orta Doğu Teknik Üniversitesinde Lisans, Hacettepe Üniversitesi’nde Yüksek Lisans ve İstanbul Üniversitesi’nde Doktora derecelerini elde etti. 2018 yılında Siyasi Tarih Doçenti oldu. Modern Avrupa Tarihi, Osmanlı-Türk Dış Politikası ve İngiliz Dış Politikası alanlarında çalışmalar yapmaktadır. Halen Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde akademik yaşamını sürdürmektedir. Alanında yayınlanmış çok sayıda makale, analiz ve kitap çalışması bulunmaktadır. 2018 yılında “War in History” dergisinde üç farklı akademisyenle birlikte yayınlanan “War Decision and Neoclassical Realism: The Entry of the Ottoman Empire into the First World War” adlı çalışması Türkiye’deki Tarih ve Uluslararası İlişkiler Teorisi çalışmalarının ilkleri arasında yer almaktadır. Evli ve Ahmet Kerem ve Mehmet Arif adında iki çocuk sahibidir.
"0,1 milyardan daha az bir savaş harcaması yapan Osmanlılara nazaran Almanya'nın 19,9 milyar dolarlık ve İngiltere'nin 23 milyar dolarlık harcaması görece Osmanlı Devleti'nin zayıf ekonomik pozisyonunu göstermektedir."
"İngiltere, Siyonizm'i destekleyen bir deklarasyon ile Orta Doğu'da imparatorluğun güvenliği için gerekli adımı atacak ve böylelikle savaştan sonra kritik bir coğrafyada kalıcı olmanın yolunu bulacaktır."
"Osmanlı savaş kararı ve ittifak tercihleri, nihai olarak sınırlı bir zaman dilimi içinde değişen çevresel-ülkesel ve sistemik-uluslararası baskılara duyarlı bir süreçte şekillenmiş bir karar verme sürecinin sonucuydu."
"Doğu Akdeniz'de bulunan Filistin, Mısır'a bir tampon ve Irak'a açılan bir kapı olarak İngiliz devlet adamları tarafından Süveyş ve Hindistan'ın güvenliği için kritik bir coğrafya olarak algılandı."
"Osmanlı yönetici kadrosunun savaş kararı önemli ölçüde sistem ve birim düzeyindeki parametreler arasındaki üç aylık zaman dilimi içinde değişen etkileşimlerin ve bu etkileşim sayesinde birbirlerini değiştirmelerinin sonucunda ortaya çıkan bir karardır."
Kitap yabancı bir dergide İngilizce olarak hazırlanmış bir makalenin Türkçe'ye çevrilmiş hali olarak kitaplaştırılmış. Osmanlı Devleti'nin Almanya ile ittifak antlaşması imzalamasından savaşa girişine kadar geçen 3 aylık süreyi uluslararası ilişkiler bakış açısından ele alıyor.
Konular 45 sayfada incelenmiş. Sonrasında ise konu ile ilgili belgelerin örnekleri orjinal hallerinde ve transkribi verilmiş. Son sayfalarda ise fotoğraflar mevcut.
Balforu Deklarasyonu Orta Doğu'nun kalbine vurulmuş bir hançer gibi; etkileri bugün hâlâ devam ediyor.
Deklarasyonun aslında bir mektuptan ibaret. Kitapta deklarasyonun yayımlanma nedenleri ele alınıyor. Neden 1917'de yayımlandığını, öncesinde bu alanda somut adımların atılmamasının sebeplerinin neler olduğu incelenmiş. Yahudilerin İngiltere yönetimini nasıl etkilediği ve sürecin nasıl işlediği anlaşılır bir şekilde ele alınmış. İngiliz yöneticilerinin aslında tamamının Siyonistler'e destek vermediğini, kararın oy çokluğu ile çıktığını da öğreniyoruz kitaptan. Kısa da olsa deklarayon sonrasında bölgede yaşanan siyasi gelişmeler de ele alına bir başka konu. Kitapta ayrıca İngiliz belgelerinin görüntüsü verilip arkasından özeti açıklanmış. Konu hakkında okunabilecek kitaplardan birisi.
Kitabı okuyalı aylar olmasına rağmen yeni incelememin sebebi aslında kitapta anlatılanları şu an daha iyi kavramış olmamdır.
Kitapta özellikle dikkat çeken kısım tarihi aslında teori olarak ele alması. Zaten kitabın girişinden bitişine kadar okura bunu oldukça hissettiriyor. Bu genel olarak teorisyenlerin ve tarihçilerin ayrıldığı bir noktadır. Ancak bugün anlıyorum ki tarihi teoriden ayırmamak aslında olayları daha iyi şekilde kavramaya en iyi vesile olan unsurdur.
Kitap başından sonuna kadar bir bütün halinde Ortadoğu'nun kalbine hançer gibi saplanan Balfour Deklerasyonu'nu sade ve en anlaşılabilir şekilde ele alıyor.
Kitapta en ilgi çeken nokta ise her belgenin orijinal İngilizce nüshasının olması. Bu tarz kitaplarda insana en güven veren noktanın bu olduğunu fark ettim. Çünkü ortada çok fazla bilgi kirliliği ve inanmamaya meyilli okur olduğunu ve böylece sorununun ortadan kalktığını görüyoruz.
Kitabın en ukte bırakan noktası ise aslında çabucak bitmesi. Devam eden bir bölümde günümüzdeki sonuçlarına detaylı bir şekilde değinilse aslında çok daha eşsiz bir esere ulaşılabilirmiş. Ancak her haliyle biz Uluslararası İlişkiler ve Tarih ile ilgilenenlerin ilgisini çekecek, okuru sürükleyecek akıcı bir eserdir. Bugünkü anlamıyla bir Ortadoğu'yu tanımak isteyenler için tam anlamıyla bir başucu kitabı diyebilirim.