Maamafih ilk Meşrutiyet'in mebuslarının düştüğü çukura yuvarlanmamak için gözünü dört açmış olan İttihatçılarla bunların ayağına çelme atmak için fırsat kollayan Sultan Hamid aynı ipte oynayan iki cambazı andırıyorlardı.
Nişan denilen şeyin Abdülhamid devrinde ne kadar ayağa düştüğünü o gün anlamıştım. Nişansız, madalyasız adam, hemen hemen yok gibiydi. Koşum dizgini kullanmaktan eli nasır tutan arabacıbaşı ile üstü başı o dakika gübre kokan at uşağının da göğüslerinde Osmanlı devletinin iki nişanı sallanıyordu.
Sultan Hamid'in kafasına orta tahsil bilgisinden fazla bir şey girmemiş olduğu için yüksek ilimlerin kıymetini bir Batılı gibi takdir etmesine imkân yoktu. Onun nazarında yüksek tahsil fikirlerde uyanıklık vücude getiren bir şeydir. Memlekete yüksek tahsil sokmakla, kendi taç ve saltanatı aleyhine bir cereyan uyandırılacağına kâniydi.