İsmail Süphandağı

Batı ve İslam Arasında Oryantalizm yazarı
Yazar
9.0/10
2 Kişi
15
Okunma
4
Beğeni
1.585
Görüntülenme

En Eski İsmail Süphandağı Sözleri ve Alıntıları

En Eski İsmail Süphandağı sözleri ve alıntılarını, en eski İsmail Süphandağı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Özellikle ülkemizde neredeyse her toplumsal olayın dış mihraklı olduğu söylemi, sorumluluk bilincinin ötelendiğine bir örnek teşkil edebilir. Çünkü bir olayın dış mihraklı olduğunu söyleyen kişi, örtük olarak o olaydan herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını ima eder. Toplumsal bir buhran için bu bakış açısının yeterli olduğunu söylemek abartı sayılmaz.
İnsanın ruhunu, geçici olanın sonsuzmuș gibi algılanması daraltır. Bu yüzden insan sonsuzluğa değdiğinde, geçici olanın yanıltıcı ve tehlikeli ünsiyetinden kendini özgür sayabilir.
Reklam
Esas olan 'çocuğun kendine özgü dünyasını, onun dili ve mantığı ile anlatma' olduğu söylenebilir.
Yeni doğmuş çocuğun yüzü doğrudan doğruya güneşe ve Allah'a bakar. Sesi yaşama iradesinin, ezeli oluşun sesidir.
Dokuz ya da on yaşindaki talebenin ülkenin geleceğine dair endişeler taşıması şüphesiz bir samimiyeti içermez ancak büyüklerin onların çocuk dünyasına karşı saygısızlığını açık biçimde içerir.
Şark'ın hafızasında yer alan bir temsil, gerçek ile mecaz arasındaki ilişkiyi oldukça lezzetli bir şekilde örnekler: “Denir ki hakikat güzel bir kadına, mecaz ise çirkin bir cadıya benziyordu. Hakikat, güzelliğinin başına açtığı bin beladan, mecaz ise ilgisizlikten ve itilmişlikten mustaripti. Bir dönemeçte mecazla karşılaşan hakikat, ona: 'Ben güzelliğimin başıma açtığı belalardan ötürü yaşayamaz hâle geldim. Sen ise çirkinliğin yüzünden her yerden kovuluyorsun. Sen giysilerini bana ver, ben çirkin görüneyim, ben giysilerimi sana vereyim, sen ise güzel görün. Ben insanların peşime takılmalarından, laf atmalarından kurtulayım, sen ise herkesin ilgisini üzerine çeken bir güzel ol' demiş.” O günden bu yana hakikatin mecaz, mecazın ise hakikat perdesi altında gizlendiği söylenir. Bu temsil bize, hakikatin kendinde olan güzelliğinin, dilin sınırlı imkânlarının içinde dile gelemeyeceğini ve herhangi bir sembolizme başvurmadan ifade edilemeyeceğini ima eder. Dolayısıyla kadim Doğu'da belirleyici olan hakikatin aktarımı olduğu için dil bu nedenle tümüyle onun emrindedir; fakat dikkat etmemiz gereken şey burada hakikatin mecazın elbiselerini giydiğidir.
Reklam
44 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.