Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Jack Zipes

Jack ZipesDayanılmaz Peri Masalı yazarı
Yazar
Editör
10.0/10
5 Kişi
15
Okunma
3
Beğeni
655
Görüntülenme

Hakkında

Tam adı:
Jack David Zipes
Unvan:
ABD'li Yazar
Doğum:
New York, ABD, 7 Haziran 1937

Okurlar

3 okur beğendi.
15 okur okudu.
1 okur okuyor.
27 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
"Kral Valour’un sarayında yaşayan hiç kimse ilk savaşı hatırlamıyordu. Ne nazırlar, danışmanlar, ne sekreterler, gözlemciler ya da diktatörler, ne gazeteciler, stratejistler veya diplomatlar, hatta generaller, albaylar, binbaşılar, yüzbaşılar veya teğmenler. Yaraları dikilmiş ve yeniden dikilmiş, tek gözlü, bir bacağı tahta ve bir eli kanca olan, hayatta kalmış en yaşlı asker Terence Wild bile anımsamıyordu. Çünkü ilk savaştan sonra bir ikincisi, üçüncüsü, dördüncüsü, beşincisi ve sonra yirmincisi, ardından yirmibirincisi yaşanmıştı ve bu böyle devam ediyordu. Kral Valour’un sarayındaki hiç kimse şeftalileri, serçeleri, tekir kedileri, yabanmersini reçelini, kırmızı turpları ya da yeşil çayırlarda kurumaları için ipe asılan çarşafları da anımsamıyordu. Üstelik Kral Valour heyecanla yirmi ikinci savaşı da planlıyordu: “Ayakta tek bir ağaç bile kalmayacak, ne de bir ot sapı; hayır ne tek bir dört yapraklı yonca ne de bir çekirge kalacak hayatta,” şeklindeydi öngörüsü, “çünkü nihai silahımız var, ölüm saçan ışınlarımız, felç eden gazımız ve hedefi mükemmel tutturan toplarımız.”
Sayfa 379
Reklam
Örneğin, 1955’te California’da ilk Disneyland’ı kurmasının ardından EPCOT’un planları üzerinde çalışmaya başlamıştı, ki bu projeyi “PLanlıi kontrollü bir topluluk, Amerikan endüstrisi ve araştırmaları, okullar, kültür ve eğitim toplulukları için bir vitrin” biçiminde betimlemişti. Tüm Disney faaliyetleri ve filmlerinde olduğu gibi, vurgu kontrol üzerindeydi ve EPCOT Disney’in ölümünden sonra hayata geçirildiğinde, hayal gücü ve hareket özgürlüğünün sınırlı olacağı ortadaydı. Alexander Wilson’ın belirttiği gibi, “EPCOT manzarasının örgütleyici ilkesi kontroldür. İzleyicinin bakışına yön verilir; izin verilen görsel perspektifler, işitsel bölgeler ve hareket türlerinden hepsi merkezin çeşitli izleklerini güçlendirip yeniden yorumlar… EPCOT kusursuz bir ortamdır; Disney tesisinin yöneticileri tarafından görsel, işitsel ve kokusal olarak programlanmamış tek bir uzamsal alan barındırmaz.”
Sayfa 432
Mesele şu ki antik dünyayı biz oluşturmadık; o bizi oluşturdu. Çocukluğumuzda onu bir bütün olarak içimize çektik; onun değerleri ve bilinci, yetişkin birer kadın ve erkek olmamızdan çok önce usumuza kültürel mutlaklar olarak kazındı. Yenilip yutulmuş, ama hala midemizde duran çocukluğumuzun peri masallarını beraberimizde olgunluk çağımıza gerçek bir kimlik gibi taşıdık. Pamuk Prenses ve onun kahraman prensi arasında asla çok da şansımız yoktu. Bir noktada Büyük Bölünme gerçekleşti: Onlar (oğlanlar) cam kanatlı küheylana atlayıp Pamuk Prenses’i cücelerden satın almayı hayal ederken; biz (kızlar) her nekrofilin şehvet duyduğu nesne olmayı, masum, kurbanlaştırılmış Uyuyan Güzel, nihai uykudaki iyiliğin o güzel et parçası olmayı arzuladık. Kendimize rağmen, bazen bilerek, istemeden, aksini yapamadığımız için bize öğretilen rolleri oynuyoruz. Andrea Dworkin, Woman Hating (1974)
Sayfa 352
“Her Şey Ait Olduğu Yere” (1853) adlı masalında, bir malikenin kibirli aristokrat sahibi, kaz güden kızı köprüden aşağı iterken pek eğlenir. Bu sahneyi gören ve kızı kurtaran seyyar satıcı “Her şey ait olduğu yere!” diye bağırarak efendiyi lanetler. Kuşkusuz, bunun üzerine, aristokrat altı yıl içinde malikanesini içki ve kumar nedeniyle kaybedecektir. Malikanenin yeni sahibiyse sokak satıcısından başkası değildir. Ve elbette o da kendisine eş olarak kaz güden kızı ve kılavuz olarak da İncil’i seçecektir. Bunu izleyen yüz yıl boyunca aile “her şey ait olduğu yere” düsturuyla zenginleşir. Bu aşamada anlatıcı bizi, artık servet sahibi ve soylu olan ailenin mütevazı kızına ders veren bir öğretmenle tanışır; bu genç adam rahibin oğludur. İdealist öğretmen aristokrasi ve burjuvazi arasındaki farkları tartışırken şunları söyleyerek alçakgönüllü baronesi şaşırtır (s.111): “Biliyorum, zamanın hakim fikirleri şunu iddia ediyor – ve pek çok şair de bu konuda hem fikir: Soylular kötüdür ve aptaldır. Sadece fakirlerin – ve ne kadar fakirse o kadar çok – zeki ve aydınlık olduğunu söylüyorlar. Ben bu fikirde değilim, bu tamamen yanlış! Daha yüksek mertebede olanlar arasında çok insancıl davrananlar vardır… Fakat ne zaman ki adam sırf saf kan ve unvan sahibi olduğu için şahlanan bir Arap atı gibi davranırsa asalet yozlaşır. Soylu bir adam bir salona girip orada halktan kişileri gördüğünde “burada adi, sıradan insanlar var’” diye söylenirse kendi kendine, işte o zaman asalet kaybolur. Çünkü bu tavır soyluluğun belirtisi değildir ve Thespis’in dediği gibi sadece bir çeşit maskedir ve böyleleri alay konusu olmaktan kurtulamaz.”
Sayfa 219
İsa’nın aksine, “modern dünyanın planları var. Yoksulluğu ve onun çektirdiği ıstırapları ortadan kaldırmayı arzu ediyor. Yöntem olarak Sosyalizm’e ve Bilim’e güveniyor. Hedeflediği, kendini sevinç yoluyla ortaya koyan bireyselliktir.” Paradoksal biçimde, topluma karşı bireysel mücadele, yeryüzünde kolektif olarak bir cennet inşa etmenin önünü açacak bireyselliğin yaratılmasında yeterli değil. Açıkça özdeşleştiği İsa’nın noksanlarını tartışırken Wilde belli ölçüde kendini de eleştiriyordu.
Sayfa 261
Henüz kayıt yok
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
430 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
Masallar, halk kültürü, paganlık, Hristiyanlık ve Yahudilik, cadılar, yaratıklar, deliler... Bu konulara ilgi duyan ve masalların, özellikle fantastik olarak peri ve cadı masallarının bugüne gelişini, tartışmalarla ve modern yorumlarıyla ele almaya çalışan bir giriş kitabı. Edebiyat tarihi ve bir türün tarihi gelişimini merak edenler için oldukça güzel bir kaynak. Konuları siyasetten dine, halktan edebiyatçılara kadar incelemeye çalışmış yazarımız.
Dayanılmaz Peri Masalı
Dayanılmaz Peri MasalıJack Zipes · Alfa Yayınları · 20185 okunma
430 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Sözlü kültür, yani masalların sözlü aktarımı bizleri her zaman birbirimize bağlamıştır. Peri masalları dünyanın dört bir yanındaki toplumların ilerleme süreçlerinde daima öncelikli bir yer işgal etmiştir. Günlük hayatımızda vazgeçilmez bir alışkanlık haline gelmişlerdir. Peki, ama peri masallarını bu kadar dayanılmaz kılan nedir? Kültürel evrimde nasıl bir işlevleri var? Bunlar Jack Zipes’ın yazdığı Dayanılmaz Peri Masalı adlı bu muhteşem araştırmada değinilen birbiriyle ilintili sorulardan sadece birkaçı. Bu kitap, peri masalı tohumlarının serpilip gövermesini ve dünyanın en karşı konulmaz kültürel türlerinden biri haline gelmesini sağlayan mecraların tarihini keşfe çıkıyor. Grimm Kardeşler’den Charles Perrault’ya, Giuseppe Pitre’den La Fontaine’e, daha nice isimsiz anlatıcıya uzanan bir masalcılar geleneğine şahit olacaksınız. Mavi Sakal’dan Baba Yaga’ya, Kırmızı Başlıklı Kız’dan Pamuk Prenses’e, o çirkin cadılara ve kurtlara kadar tüm masal kahramanları gözünüzün önünden geçecek. Unutmayın, kültürünüzü yaratan asıl şey size anlatılan ve sizi biçimlendiren masallardır...
Dayanılmaz Peri Masalı
Dayanılmaz Peri MasalıJack Zipes · Alfa Yayınları · 20185 okunma