Devrimin ilk günlerinde, kadınlar iş yerlerinden topluca çıkartılırdı. İslam Muhafızları Konseyi'nin aldığı bir karar şöyle diyordu: "Kadın kocasının izni olmadan evinden çıkmayacak, babasının cenazesinde bulunmak için bile olsa bu kural değişmeyecektir. Kadın tümüyle kocasının hizmetinde olacak ve herhangi bir toplumsal olaya katılmak için kesinlikle kocasının izni gerekecektir.
Hemen arkasından karma eğitim yapan okullar, kız ve erkek okulları olarak ayrıldı, meslek okulları kız öğrencilere kapılarını kapadı, mühendislik, madencilik ve ziraat fakültelerine kızların girmeleri yasaklandı. Üçte ikisi kırsal alanda yaşayan ve tarım işçiliğinin büyük bir bölümünü üstlenen İranlı kadınlar için, ziraat fakültesinin yasaklanması acı bir çelişkiydi.
Çocuk bakımevleri kapatıldı, aynı zamanda ulema doğum kontrolünü yasakladı. Din adamlarına göre doğurganlık artmalı, özellikle sekiz yıllık savaş süresince İran'ın azalan nüfusu yenilenmeliydi. Doğum oranı büyük bir yükseliş kaydetti, ülkenin 1978'de otuz yedi milyon olan nüfusu buğün yaklaşık altmış milyona ulaştı. İran, yüzde dörde varan nüfus artışıyla dünyada birinci sırayı alınca, din adamları bu defa yasayı tersine çevirdiler ama buğün bile ülkenin çoğu yerinde prezervatif bulmak kolay değil.
Kültürümüzde cinsellik öyle yanlış anlaşılıyor ki! Gençlerimiz bu konuda bilgisiz; bu konuları konuşamadıkları için ilişkilerinde güçlüklerle karşılaşıyorlar. Bizde, karı koca arasında arkadaşlık olmaz. Çoğu zaman erkeğe ilk gece kaba davranması, 'kediyi gebertmesi öğütlenir, kadın kocasından korksun da hep sözünü dinlesin diye. Cinsel birleşme kadınların çoğunu sarsan, acı dolu ürkütücü bir olaydır." Arap folklorunda bir öykü vardır. Damat, yeni karısına el sürmeden önce onun önünde beyaz bir kediyi vahşice boğazlar, sonra korkudan titreyen geline eğer koca sözünden çıkarsa sonunun aynı olacağını söyler.
Suudanlı kadınların yüzde doksanına, 'firavun sünneti' ya da 'infibülasyon' denilen en yürekler acısı sünnet yapılır. Kızlar yedi ya da sekiz yaşına gelince, bütün klitoris, küçük dudaklar (labia mınora) ve büyük dudaklar (labia majora) çıkartılır ve kenarlar birbirine tutturulur, çoğu zaman bu iş için diken kullanılır ve idrarla adet akıntısı için kibrit genişliğinde bir delik bırakılır. Yara iyileşmeye yüz tutuncaya kadar çok seyrek içecek verilir ve kız çocuğunun bacakları birbirine bağlanır. Bu ilkel ama büyük ameliyat sırasında kadın akrabalar tarafından kıskaca alınan kızın şok ya da kanamadan ölmesi olağandır. Vajina, idrar yolları, idrar torbası, makat ve kalın bağırsak da hasar görebilir ve bazen yaranın et bağlaması nedeniyle kız çocuğu yaşam boyu yürüyemez hale gelir.
Hamas onlara kadını gerisin geriye eve sokmanın doğru olduğunu söyledi. Erkeklere, kadınlarını politik arenadan çekmeleri, eve geri getirmeleri önerildi, böylece kadının erkeğe boyun eğdiği eski günler tekrar geri gelecekti."
"İki yıl sonunda, kadın dünyaya bir piç getirdiği için kırbaçlanır. Normali doksan kırbaçtır ama bazı durumlarda yüz elliye vardığı olmuştur. Ondan sonra isterse çocuğunu kendisi büyütebilir. Ama çoğu bundan kaçınır çünkü ülkemizde namus lekesi kötü sonuçlara yol açar ve yaşamını tehlikeye atmış olur."
Kuveytli kadınlar "Müslüman fahişe" olarak adlandırılır. New York'ta onlar için, Van Clefand Arpels ve Tiffany gibi mücevhercilerde alışveriş yaparken süpermarket arabaları gerek diye takılırlar. Bu gibi genellemeler, kaynağını sıradan bir Kuveytli'nin dillere destan servetinden alır. Körfezli olmayan Araplara göre iki sınıf Kuveytli vardır: "Milyarderler ve milyonerler; fakiri hiç yoktur." Oysa bu doğru değil, fevkalade zenginleri olduğu gibi, bir sonraki öğün Yemeği nasıl temin edeceğini düşünenleri de az değildir.