Jean-Pierre Changeux

Neden Nasıl Düşünürüz? author
Author
7.9/10
12 People
48
Reads
6
Likes
1,007
Views

Jean-Pierre Changeux Posts

You can find Jean-Pierre Changeux books, Jean-Pierre Changeux quotes and quotes, Jean-Pierre Changeux authors, Jean-Pierre Changeux reviews and reviews on 1000Kitap.
P. R.- Aslında benim sorum, yaşanmış deneyimin de laboratuvar deneyi anlamında deneyimle aynı biçimde modellenip modellenemeyeceği. Dünyadaki yerim, kendim, bedenim ve diğer bedenler vb. hakkındaki kavrayışım, hasara uğramadan modellenmeye yatkın mı? Epistemolojik hasara demek istiyorum, yani anlam yitimine uğramadan... Modelleme sizin alanınızda gerçekten yapıcı bir yöntem, aynı zamanda yine çok kurmaca bir alan olan deneysel psikoloji alanında da. Fakat benim problemim, bırakın nörolojiyi psikolojinin bile yaşanmış deneyim ve onun inanılmaz zenginliğiyle ilişkisinde ikircimli bir konumda olup olmadığı. Sinir bilimlerinin ahlakla (maneviyatla) ilişkisini ele aldığımız zaman, insanı ahlaklılığa yönelten "biyolojik" öneğilimleri de konu edineceğiz. Fakat bu yaşanan biyoloji ille de sizin kastettiğiniz biyoloji olacak diye bir şey yoktur, ayrıca tümel deneyime dahil olan manevi boyut da unutulmamalıdır. Modelleme, bilimsel bilgi düzeyinde sadece ve salt yapıcı olduğu halde, ruhsal olanın anlaşılması düzeyinde yoksullaştırıcı olmayacak mıdır?
Sayfa 76 - MetisKitabı okudu
J.-P. C.- Bilimin, gerçekliği organizasyon düzeylerine bölen, nöronal ve sinaptik cengelin akılları durduran karmaşıklığına girmemizi sağlayan büyük kategoriler halinde dilimleyen modeller geliştirme yoluyla ilerlediği doğrudur. Ama bu modeller dünyanın tüm gerçekliğini kapsayıp tüketmek iddiasında değildir. Sinir biyoloğunun iddiası pek sınırlıdır. İncelemekte olduğu nesne, bütünlüğü içinde kavrayabileceğinden çok daha karmaşıktır. Tam tersine, global ve zor çözünür görünen bir bütünün içinden deney yoluyla bir fonksiyonu ayırıp tekilleştirmeye çalışacaktır. Örneğin ben sözünü ettiğiniz o "bütünsel deneyimi" tam anlamıyla yaşayabilecek yetenekteyim, ama bu olgu bu aşamada, bir sinir biyoloğu olarak benim için pek ilginç değildir. "Filozof olarak" onu tartışma yeti ve imkânım vardır, ama onu bilim camiasınca kabul edilebilir terimlerle betimleyecek noktaya gelmek için gösterilmesi gereken devasa çabanın da bilincindeyim. Özetle, prosedürümüz açıkça indirgeyici, ama ne yapalım, başka türlü olamaz.
Sayfa 75 - MetisKitabı okudu
Reklam
1914'te Babinski'nin, sonradan anosognosie olarak nitelenen ilginç bir algı bozukluğunu betimlemesi, tartışmamız açısından özellikle yerinde ve yararlı bir olaydır. Beyin kanaması geçirmiş olan bir hasta sol tarafından tam felçlidir. Doktor sorar: "-Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? -Gayet iyi. -Sol bacağınız nasıl? -Gayet iyi. -Sol kolunuzu kaldırabilir misiniz? -Tabii, elbette." Ve hasta sağ kolunu kaldırır. Hasta beyin kanamasına sahne olan sol yarımküreyi algılamadığı gibi, hiçbir heyecana kapılmaksızın herhangi bir periferik bozukluğun varlığını da yadsımakta, hatta doktoru abartı ve yanılgıyla suçlamaktadır. Hasta vücudunun bir yarısının algısını bütününün bilinçli algısıyla, yani zihnindeki "vücudum" imgesiyle, tümleştirme yeteneğini yitirmiştir. Hatta işi, vücudunun felçli kısımlarını bir başkasına atfetmeye kadar vardırabilmektedir!
Sayfa 52 - MetisKitabı okudu
Fırsat bulursanız Tayvan Müzesi'ni, özellikle kehanet kemiklerinin (Şekil 5) sergilendiği salonu ziyaret edin. Bunlar tunç devrinden, günümüzden yaklaşık bin iki yüz yıl öncesinden kalma kaplumbağa kabukları ya da silinip temizlenmiş hayvan kürekkemiği parçaları; üzerlerine Çinlilerin ilk yazı işaretleri kazınmış... Yakından bakınca, bu işaretlerin rasgele dağılmış çatlakların etrafında olduğu görülüyor. Yazıtlar okununca, bunların fal ya da kehanetle ilgili olduğu anlaşılıyor. Falcı ya da kâhin bu çizgileri, bir askeri seferin sonucuna, havanın nasıl olacağına ya da bir yakının hastalığına vb. dair bir soru sorduktan sonra, kemiği yanan bir odunun ucuna tutarak elde edermiş; çatlakların yönlerini yorumlayarak sorusunun yanıtını çıkarırmış. Anlamı olmayan şeylere de anlam verme kabiliyetimizin çarpıcı bir örneği!.. Beynimiz sürekli olarak her şeye anlam yüklemekle meşgul.
Sayfa 47 - MetisKitabı okudu
Beyin diyince her şeyiyle tamam ve göreve hazır bir " genetik bütün" değil, türe özgü bir genetik genel çerçeve içinde, birtakım " epigenetik" izlerin art arda ve iç içe beyin dokusunda yerlerini alış süreci söz konusu. Beynin içindeki süregiden geliştirici yarışmalar türün biyolojik evrim aşamasından nöbeti devralarak fiziksel, toplumsal ve kültürel çevreyle organik bağlar yaratır.
Sizin çalışmalarınıza büyük bir hayranlığım var. Belki de benim kendi cehaletimdendir.
Reklam
76 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.