Jeffrey J. Magnavita, Ph.D., ABPP, klinik psikolog olarak çalışmanın yanı sıra birleştirilmiş klinik bilim hareketinin de öncülüğünü yapmaktadır. Birleştirme ve kişilik sistematiklerin de ki çalışmaları nedeniyle 2006 yılında Amerikan Psikoloji Derneği tarafından Özel Sektörde Bağımsız veya Kurumsal Uygulamaya Üstün Mesleki Katkı Ödülü’ne layık görülmüştür. Dr. Magnavita ayrıca Connecticut Psikoloji Derneği tarafından 2000 yılında Psikoloji Uygulamasına Üstün Katkı Ödülü’ne ve 1995 yılında da Psikoloji Bilimine Üstün Katkı Ödülü’ne layık görülmüştür. Kişilik, psikopatoloji ve psikoterapi üzerine kaleme aldığı çeşitli yayımlarıyla birleştirilmiş klinik bilim alanının ilerlemesinde etkin rol oynamıştır.
Meslek hayatı boyunca görsel-işitsel teknolojiden yararlanarak psikoterapinin asli bileşenlerini damıtmış, bu çalışmaları Birleştirilmiş Psikoterapi Projesi ile sonuçlanmıştır. Ulusal ve uluslararası çapta seminerler vermektedir.
Sadakatsizlik için muhtemelen en merkezi olan şey, narsisistlerin ti pik olarak başkalarına çektirdikleri acı ve ıstırap için empatiden yoksun olmasıdır
Freud'un hipnozu terk edip duyguların, düşüncelerin ve fantezilerin sansürlenmemiş ifadesi anlamına gelen serbest çağrışım tekniğine geç mesiyle psikanaliz doğdu. ''Hasta konuşur, geçmiş deneyimlerini ve şim diki izlenimlerini anlatır, şikayet eder, isteklerini ve duygusal dürtülerini itiraf eder'' (Freud, 1966). Serbest çağrışım tekniğinin gelişimi, Fransız
sinirbilimci Charcot tarafından histeri tedavisinde kullanılan esas teknik olan hipnozdan radikal bir kopuştu. Freud'un kuramsal formülasyonları na zemin hazırlamış olan Charcot (1982), belli zihinsel içeriklerin bilincin dışına çıktığına ve düşüncelerin, duyguların, fantezilerin patolojik geli şimini etkilediğine inanıyordu (Eagle & Wolitzky, ı992; Ellenberger,
1970). ''Galileo'nun gece gökyüzünde önceden bilinmeyen yapıları araş tırmak için teleskopu kullanmasına benzer bir biçimde, analiz seansının geliştirilmesi insanın içsel dünyasında önceden bilinmeyen yapıları araş tırmanın tamamen yeni bir yolunu açan bir araç yarattı'' (J. Schwartz, 1999, s. 40). Breuer de Freud'un hipnoza ilgisinde etkili olmuştu: ''En baş
ta Breuer ve
Breurer'in ilk hastası, hipnotik etki altında tamamen tedavi edildi ve baş langıçta bu konuda onu izledim. O dönemde çalışmanın daha kolay, hoş ve çok daha kısa bir zaman diliminde ilerlediğini kabul ediyorum. Sonuç lar kaprisliydi gelgeçti, kalıcı olmuyordu; bu nedenle hipnozu nihai ola rak bıraktım. Ardından, hipnoz kullandığım sürece bu hastalıkların di
namiklerini kavrayamadığımı anladım (Freud, 1966, s. 292).