"Demek yine sen…"
"Hayır. Bu senin bilincinin içinden bir manzara. Bir hatıra. Gerçekliğin içindeki bilinçaltının uyandırdığı bir anı. Senin mutlu hissetmeni istedim. Aydınlığı yaşamanı ve burada olduğunu hissetmeni. En değersiz şeylerin bile "yaşıyor" olduğu bir dönem vardır. Her birinin bir hikayesi de. Senin gördüklerin her bir "şeyin" içindeki ruhların ağıdı."
Keyifli bir mangaydı. Çizimleri de gayet başarılıydı. Yalnızlığıyla yürüyen, kendisiyle kaliteli vakit geçiren bir adamın yürüyüş hikayesi. Yürürken çevresinde olanların keyfini yaşayan adam. Kesinlikle öneririm ve şimdiden iyi okumalar dilerim:)
Şehir deyip geçmemek lâzım. Kudüs sendromunu duyanlar bilir. Bâzı turist ve hacılarda şehrin rûhânî havasından ötürü dînî bir sapma ortaya çıkar ve kendilerini peygamber îlan etmeye değin süren yoğun saplantılı düşünce ve hayâllere dalarlar. Bugün Eyfel Kulesi ile simgeleşen Paris, sanatın hangi dalıyla uğraşırsa uğraşsın hemen her sanatçı için
Çizgi roman dünyâsında manganın konumu çeşitli sebeplerle şahsına münhasırlaşmış durumda. Bir arketipten bile söz edilebilir: Olabildiğince yüksek oranda aksiyon, mümkünse fantastik, alabildiği kadar şiddet içerikli, mücâdele temelli ve sâir özellikleri içeren Japon yazar-çizer takımının çizgi romanlarına manga denir. Ha bir de lütfen sağdan sola