İç güdülerini ya da iç dürtülerini yeterince doyuramayan insan hayatı değersiz bulur. Apati ve hiçbir işe yaramama durumuna indirgenmiş hisseder kendini. İnsandaki bu içgüdülerin varlık ve değerinin inkar edilebileceğini sanmak ham bir hayaldir ve inşa edilecek bir hayat için çarpık bir temeldir.
Gerçek doyuma ne kadar çok ulaşırsak yoksunluklara o denli az rastlar, hırs ve nefretin pençesine o denli az düşeriz. Başkalarının sevgi ve iyiliğini kazanmasını, başkalarına sevgi vermesini o zaman gerçekten beceririz.