Herkes savaşı hayalinde çok daha zevkli ve heyecanlı bir şey olarak yaşatmıştı, ama ışte şimdilik onlar için savaş karanlık bi kömürlükte durmadan küfelere kömür doldurmaktan ibaretti.
Türkler bu drednotların gelmesini heyecanla bekliyordu. İngilizlerin bunlara el koyması, siyasetle ilişkisi olsun olmasın, her Türk'ün gönlünde büyük acı ve hiddet doğmasına sebep oldu.
Ölülerin cesetleri denize verilecekti.
Denizcilerin inancına göre er kişiye bir metre derinliğinde ki toprak mezardan, bin metre derinliğinde ki tuzlu su mezar olarak yeğdir.
Hayatını vatani için feda edenlere uçsuz bucaksız denizin mavi dalgalarından daha güzel mezar olabilir mi ?
Gemilerimizin üzerinde Alman bayrağının dalgalanacağı günler meğer sayılıymış.
Göben'in gönderinde Alman bayrağının dalgalandığını bi daha göremiyecektik çünkü ertesi sabah gemiye Alman bayrağı yerine Türk bayrağı çekildi. Göben'in adı da o günden itibaren Yavuz Sultan Selim olmuştu. Aynı gün Breslau'ın adı da Midilli'ye çevrildi.
14 Ağustos 1914
Çanakkale ağzındaydık. İskele tarafımızda, Gelibolu kıyısında, Seddülbahir kalesinin üzerinde ve sancak tarafımızda , Anadolu kıyısında ,Orhaniye kalesinin üzerinde ay-yıldız bayrak dalgalanıyordu.
Türk askerlerinin iyi yetiştirilmiş ve iyi talim gördükleri zaman savaş meydanlarında fevkalede neticeler elde ettikleri herkesin bildiği bi husustu.
Şimdi biz ayrıca denizcilik bakımından da Türklerin eski Osmanlı devrindeki ruhlarını kaybetmemiş olduğunu görüyorduk .
Türklere "hoca" olmak üzere donanmalarında vazife üstlenmiş İngilizlerin yaptıklarını görüyor ve hayret ediyorduk. İngilizler Türk donanmasının savaş kabiliyetini azaltmak için ellerinde gelen baltalamayı yapmışlardı. Kendi sattıkları gemilerin işleyişini öğretmek için gönderdikleri İngiliz mürettebat uzun vadede ortaya çıkacak zararlara yol açacak sabotajlar yapmışlardı.