Amos'u görünce "Nereye evlat? diye sordu Miço Dayı
Amos biüyük bir saygyla, hazırolu andıran bir duruşla:"Bir amca, dün beni bugün dükkânına gitmem icin çağırdı. Oraya gidiyorum" dedi
"Kimdir? Nasıl tanıştınız? Ben de tanıyor muyum"
"Adını bilmiyorum, tanımıyorum da. "
"Ee evlat, bilmediğin birinin dükkánına günün bu saatin
de gitmek... Gitmeden lyi düşünmelisin
Ne dükkanıdır? Ne işle ugraşıyor? Nerede bu dükkan? "
"Kağtiara yazı yazılıyor dükkânda, çok uzakta, üç minareli büzyük caminin o civarlarda"
"Aman oğul, üzerinde duran elbiseye aldanmayasın; elbise giyip de insan olmayan o kadar çok insan var ki
"Bu ne demek Miço Dayı?"
"Dikkatli ol oğul, güvenmeyesin takılan kravata,ütülü gömleğe, sinekkaydı yüze.
Nice dil ustaları vardır, insanı anladığına insanı bile inandıran işi bitince görünür yüreğindeki kir pas. Ama olan olmuştur. O eski sen yoksundur artık, başka bir sen olursun. Bazen büyük yanılgılara girersin ki kurtuluşun pek bir önemi olmaz; ölmek istersin, ama ölmek de zor."