Klaus Schmidt

9.1/10
23 Kişi
74
Okunma
19
Beğeni
2.545
Görüntülenme

Hakkında

11 Aralık 1953'da Feuchtwangen'da dünyaya geldi. 1974-1983 yılları arasında Heidelberg Üniversitesi ve Erlangen Üniversitesi'nde Prehistorya, Yakın tarih, Klasik arkeoloji ve Jeoloji alanında öğrenim gördü. Öğrencilik yıllarından itibaren Almanya, Yunanistan, Mısır, Suudi Arabistan ve Ürdün’de çeşitli arkeoloji projelerinde yer aldı. 1978 ve 1979 yılında Elazığ Müzesi’nde Norşuntepe kazısı malzemesi üzerinde yaptığı buluntu çalışmalarını doktora tezi yapan Schmidt, 1983’te Heidelberg Üniversitesi’nde doktorasını tamamladı. 1984-1986 yıllarında Alman Arkeoloji Enstitüsü (DAI) seyahat bursunu kazandı. 1986 -1995 yılları arasında Alman Araştırma Vakfı(DFG) araştırma bursunu kazandı ve Heidelberg Üniversitesi‘ nde Prehistorya anabilimdalında araştırmacı olarak çalıştı. Doçentlik tezini 1999 yılında Nürnberg Üniversitesi’nde bitirdi ve 2007 yılında aynı üniversitede profesor unvanını aldı. 2001 yılından itibaren çalışmalarını Alman Arkeoloji Enstitüsü'nün Berlin'de bulunan merkezinde Orient Bölümünde araştırmacı ve Erlangen Üniversite'sinde öğretim görevlisi olarak sürdürmüştür. Klaus Schmidt, Göbeklitepe’de 1995’te Şanlıurfa Müzesi ve Alman Arkeoloji Enstitüsü ortak projesi olarak başlayan, 2007 yılından itibaren “Bakanlar Kurulu kararlı kazı” statüsünde devam eden kazının başkanlığını yürütmüştür. Ayrıca Ürdün’de bulunan “Aqaba” projesinde Ricardo Eichmann ve Lutfi Halil ile birlikte proje başkanlığını yürütmüştür. Arkeolog Çiğdem Köksal ile evli olan Klaus Schmidt, geçirdiği kalp krizi nedeniyle 20 Temmuz 2014’te Almanya’da hayatını kaybetti.
Tam adı:
Klaus Schmidt
Unvan:
Alman arkeolog
Doğum:
Feuchtwangen, Almanya, 11 Aralık 1953
Ölüm:
Almanya, 20 Temmuz 2014

Okurlar

19 okur beğendi.
74 okur okudu.
9 okur okuyor.
118 okur okuyacak.
5 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
M.Ö. 11. ve 1 2 . binyıl haritalannda Yukarı Mezopotamyanın merkezi bütünüyle boştur. Ancak bu durumun sa dece araştırma tarihiyle ilgili olduğu kesin gibidir; çünkü birkaç yıl öncesine kadar da Urfa'da Çanak Çömleksiz Neolİtik Çağ'a ait buluntu yerleri neredeyse yok gi­biydi. Ancak artık, Fırat ve Dicle'nın akıntıları ve Toroslar'dan gelen çok sayıdaki nehir koluyla kalıcı bir geçi m kaynağı için güvence su ­ nan, böylesine bereketli bir bölgenin Buzul Çağı'nın sonunda hiç yerleşim görmemiş olmasını düşünmek zordur.
Reklam
Bilgi akışı, bilgiye bakış açısının deği­şimi ve bunun düşünce sistemimize olan etkisi, uygarlık tarihiyle ilgilenen herkesi heyecanlandıracak ölçüdedir.
Sayfa 7 - Arkeoloji Kültür Sanat YayınlarıKitabı okudu
Göbekli Tepe
Yaklaşık 12.000 yıl önce. Fırat ve Dicle Nehirleri ara­sında kalan bölgede, insanlık tarihinin en önemli de­ O işimlerinden biri yaşanmaktaydı . insanoğlu avcı­ toplayıcı bir yaşam tarzından, yerleşik hayata, çiftçi­ üretici düzene geçmek üzereydi . Binlerce yıl öncesi­nin avcı toplayıcıları nın bu geçiş döneminde, sandı­ Oımız gibi m ütevazi ve basit bir yaşam tarzıyla yetin­memiş oldukları nı, aksine, görkemli bir evre yaşadık­larını, Göbekli Tepe'de bize bıraktıkları izlerde görebi­liyoruz. Göbekli Tepe'nin etkileyici anıtsal buluntuları yetkin bir taş işçiliğini yansıtmakta, taş üzerinde ka­bartma tekniğiyle yapılarak aktarılan motiflerin içerik zenginliği ise karmaşık bir düşünsel düzeye ulaşıldı­ğını göstermektedir. Tüm bu bulguların yanında, eserlerin nitelik ve nicelikleri gözlemlendiğinde, ras­lantısal değil düzenli bir tekrarlama şeklinde saptanabilen büyük boyutluluk, anıtsallık ve sayısal yoğun­luk, arka planda olması gereken gelişkin sosyal dü­zenin. organizasyon ve koordinasyon kabiliyetinin ipuçlarını vermektedir. 12.000 yıl öncesinden günü­müze ilettiği bu kapsamlı bilgi hazinesi ile, geçm işi­mizin önemli bir zaman dilimi hakkında daha önce düşünmemizin dahi mümkün olmadığı soruları ürete­bilmemizi sağlayan Göbekli Tepe , emsalsizliği ile biz bilim insanlarını olduğu kadar, belki daha da fazla, bulunduğu toprakların insanlarını etkileyen. haklı ola­rak gururlandıran eşşiz bir değerdir.
Sayfa 323 - Arkeoloji Kültür Sanat YayınlarıKitabı okudu
Kesin olan, Göbekli Te­pe'de Neolitik Çağ insanlarının sadece görkemli mimariye sahip ol­madıkları, aynı zamanda büyük bir sembol hazinesine ve mesajları­nı hem kendi dönemlerindeki hem de kendilerinden sonraki kuşak­lara anlaşılır bir şekilde bırakabilecekleri çok ayrınlılı bir işaret dili­ne sahip olduklarıdır.
Sayfa 234 - Arkeoloji Kültür Sanat YayınlarıKitabı okudu
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
316 syf.
·
Puan vermedi
Göbekli Tepe öyle bir arkeolojik kazı alanı ki, ne M.Ö. 5000'lere tarihlenen Stonehenge, ne de en eskisi M.Ö. 3500'lere kadar giden Keops piramidi onunla yarışabilir. Urfa yakınlarında 90'lı yılların ortalarında, arkeologlar inanılmaz bir keşifte bulundu. Bu keşif, arkeolojik bazı kuramları yıkmakla kalmadı, yepyeni bir bakış açısı kazandırdı
Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı - Göbekli Tepe
Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı - Göbekli TepeKlaus Schmidt · Arkeoloji ve Sanat Yayınları · 200774 okunma
316 syf.
10/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Hepimizin duyduğu çok azımızın gördüğü, insanlık tarihinin ilk tapınağı Göbekli Tepe. Urfa’ya yalnızca 22 km uzaklıkta tarihin akışını değiştiren bir gizeme ev sahipliği yapıyor. Peki tarihin ilk tapınağı olan Göbekli Tepe nasıl keşfediliyor? İlginç hikaye şöyle: 1963 yılında Halet Çambel ve Amerikalı bir Arkeolog grubu bölgede calışmalar yapar
Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı - Göbekli Tepe
Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı - Göbekli TepeKlaus Schmidt · Arkeoloji ve Sanat Yayınları · 200774 okunma
316 syf.
·
Puan vermedi
·
29 günde okudu
Göbekli Tepe ve Göbekli Tepe ve Tanrıların Doğuşu'den sonra bu kitapla Göbekli Tepe okumalarımı tamamlamış bulunmaktayım. Geçtiğimiz haftalarda bizzat giderek yerinde de gördükten sonra kafamda pek çok şey oturdu. Bu okuma sırasını hedefleyen diğer meraklılara da tavsiyem, yalnızca Klaus Schmidt'in kitabını okumaları, diğer iki kitap ile zaman kaybetmemeleridir. Sebebini merak edenler diğer iki kitaba yazdığım yorumları okuyabilir. Klaus Schmidt gerçek bir bilim insanı. Kitabın her satırında bu kanaatım güçlendi. Diğer kitaplardaki gibi masalları kaynak edinip kafasında kurduğu fantazmaları okura dayatmamış. Ne gördüyse, ne bulduysa onu anlatmış. Yer yer görsel tasvirler kafanızda canlanmadıysa da kitaba eklenen canlı, renkli fotoğraflar bu eksiği kapatmış. Dünyanın kaybettiği büyük bir biliminsanı olduğuna inandığım Klaus Schmidt'in bu kitabını, konuya amatör veya profesyönel olarak ilgi duyan herkesin okuyabileceğini düşünüyorum. Zaten kitap da özellikle çok bilgiyi kısa zamanda vermek üzere yazılmış. 01.05.2018
Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı - Göbekli Tepe
Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı - Göbekli TepeKlaus Schmidt · Arkeoloji ve Sanat Yayınları · 200774 okunma
Resim