"Size tercihler sunmak istiyorduk, yaratıcılık ve her şeyden önce gerçekleri. İnsanların söyledikleri her şeye körüne körüne güvenemezdiniz, kesinlikle. Bu yüzden size masal anlatmamaya karar verdik."
Kavis Yayıncılık'tan 2011 yılında yazar Laia Fabregas'ın çıkardığı, Edebiyat dünyasına giriş yapıp ilk yazdığı roman türünde bir kitap. Çevirisini Ufuk Güngör'ün yaptığı İspanya'da Katalanların dünyasına ayna tutan bu eserde emeği büyük. Dokuz parmaklı bir kız olan Laura ve ailesinin hayatının işlendiği yapıt özellikle kendi ülkesinde ilgi çekici ve başarılı bulunmuş.
İspanya'da 1970'li yıllarda Katalanlara karşı askerî darbe sonucu gelen Faşist Franco rejiminin uyguladığı baskılar sonucu bir ailenin yaşadığı olaylar anlatılmış. Parmağını kaybeden bir minik kız çocuğunun çocukluktan ve yetişkinliğe kadar olan süreçte gözlemlenen insan davranışları, söylemler ve en önemlisi insanların eksik parmaklarına karşı attığı rahatsız edici bakışları, acıma duyguları romanda iyi işlenmiş. 1970'li zorlu yıllarda gelen yönetim demokrasiye ve özgürlüğe giden yolda, tıkanan sorunların açtığı problemleri çözemez. Kontrol altına alınmaya çalışılan bölge insanlarının yine de barışa, insanca yaşama koşulları için ve adaletsizliğin son bulacağına dair umutları bitmez.
Yazarın önemli bir toplumsal sorunu anlatmak için emeği göz ardı edilemez. Ama kitabın okuma akışı içinde süreklilik yönünden ve kitabın hemen bitmemesini isteyecek bir heyecan eksikliği var. Bu konuda yazar Laia Fabregas'ın pek başarılı olduğunu söyleyemem. Pek tesirli hayâl gücüyle kitapta okuru meraka çeken bir işleyiş yok. Bu sebeple sizlere okumanız için veya okumamanız için kesin bir tavsiye sunamayacağım.
Kitabı kısaca nasıl tanımlarsın derseniz; Otobiyografi-Anı türünde bir kitap derim.
Döneminin siyasi ortamına da çok naif bir şekilde değiniyor. Açıkçası kitabın içinde geçen biraz dönemin siyasi havasından parçalar olması benim hoşuma gitti kitaba gizem havası katmış.
Biraz geçmişten biraz da bu günden olayları anlatarak yazar çok hoşuma giden bir üslup kullanmış.
Sürekli saklanan bir şeyler var havası verilmesi benim kitabı ilgi ile okumamı sağladı.
Parmaklarını kaybetme hikayeleri kitabı eğlenceli kılan kısımlardı ve o kısımları okurken merak içinde keyif alarak okudum.
Kitabın sonunda anlatılan dokuz parmaklı kızı gerçek hikayesi içimde bir burukluk bıraktı ve gerçeklerin zaten acı olduğunu ancak bilinen bir gerçeğin bilinmeyen bir yüzünün olması daha acı diye düşünmeme sebep oldu.
Laura parmaklarını bir bir kaybediyor ve parmaklarını kaybettikten sonra neler hissettiğini anlatıyor .Parmaklarını kaybetme sebepleri birbirinden farklı.Ve okuyunca garip geliyor .10 parmağım da olduğu için çok şanslıyım .
Doğruyu söylemek gerekirse büyük bir zevkle okuduğum kitaplardan değildi .Daha çok şaşırarak ve üzülerek okuduğum bir kitaptı. Açıkçası bu kitabı önermiyorum . Çünkü okuyucuya ders veren nitelikte yada düşündüren bir konusu yok .Eğer çok hassas iseniz bu kitabı elinize bile almayın .