Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Lars Q. English

Lars Q. EnglishHer Şeyin Teorisi Yoktur yazarı
Yazar
10.0/10
1 Kişi
3
Okunma
0
Beğeni
139
Görüntülenme

Hakkında

Okurlar

3 okur okudu.
9 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Newtoncu devrimin beraberinde getirdiği şey, evrenin belirlenmiş bir saat gibi olduğu fikriydi; kurulduktan sonra bir saat sonsuza kadar doğru çalışacaktır. Tam belirlenimci görüşün güçlü bir versiyonu, 1820'lerde Fransız matematikçi ve astronom Pierre Simon Laplace tarafından ifade edilmişti ve genellikle belirlenimciliğin 19.yüzyılın başlarındaki düşünceye ne ölçüde egemen olmaya başladığını gösteren bir ifade olarak alıntılanır: "Evrenin şimdiki durumunu, geçmişinin sonucu ve geleceğinin nedeni olarak görebiliriz. Belli bir anda, doğayı hareket ettiren bütün kuvvetleri, doğayı meydana getiren bütün unsurların bütün konumlarını bilen bir akıl olsaydı ve eğer bu akıl, bu verileri analiz edecek kadar muazzam olsaydı, evrenin en büyük cisimlerinin ve en küçük atomunun hareketlerini tek bir formülde kucaklardı; böyle bir akıl için hiçbir şey belirsiz olmaz ve gelecek tıpkı geçmiş gibi gözlerinin önünde olurdu."
Bir yanda, nöroloji camiasında bazılarının paylaştığı indirgemeci iyimserliğe sahibiz. Örneğin, Nobel Tıp Ödülü sahibi Eric Kandel dahil olmak üzere önde gelen üç bilim insanı tarafından yazılan bir ders kitabının önsözünde şu satırlar yer almaktadır: Davranış tekil sinir hücreleri düzeyinde incelenebilir. Sonuç olarak, bu deneyler duygu, algı, öğrenme, hafıza ve diğer bilişsel süreçleri hem hücresel hem de moleküler düzeyde incelemeyi mümkün kılacaktır.
Sayfa 167Kitabı okudu
Reklam
Öte yandan, Nobel ödüllü kimyager Roald Hoffmann tarafından özetlenen şüpheciliğe sahibiz: Kimyada fiziğe indirgenemeyecek kavramlar vardır. Ya da indirgenirlerse, kendileri ile ilgili ilginç olan birçok şeyi kaybederler. İki Nodel ödülü sahibi, birbirinden çok farklı iki yaklaşım. Bilim insanları arasında nasıl bu kadar temelden farklı görüşler olabilir? Doğru olan kim? Hoffmann'ın iddia ettiği gibi, kimyadaki bazı kavramlar fiziğe indirgenemezse, o zaman kesinlikle duygular ve bilinç gibi şeyler de moleküler biyoloji ve kimyaya indirgenemez olmalıdır. Ve elbette, bir düşünce veya duygu, bırakın tek bir molekülü, tek bir nöronun içinde dahi bulunmaz veya onun tarafından tutulmaz.
Sayfa 167Kitabı okudu
Lisede kuantum resminin ana hatlarını ilk öğrendiğimde, bunun doğru olmasını istemediğimi hatırlıyorum. Gitmesini, çürütülmesini istemiştim. Fizikle ilgili sevdiğim her şeyden - tahmin edilebilirlik, düzenlilik, belirlenimci düzenlilik- çok farklı görünüyordu. Görünüşe göre, yalnız değildim. Einstein, yerini daha iyi bir teorinin alacağını savunarak ölümüne kadar kuantum fiziğine asla ısınamamıştı. Schrödinger bile daha sonra, formüle edilmesinde kendisinin aracı olduğu teorinin çıkarımlarından uzaklaştı. Üniversitedeyken, kuantum fiziğinin anlamı üzerinde Einstein ve Bohr arasındaki çoğu zaman tartışmalı olan yazışmaları ilk okuduğumda, içgüdüsel olarak her zaman Einstein'ın tarafındaydım (o zamandan beri fikrim değişti tabii.)
İndirgeyici bir bilim görüşü, genellikle çeşitli birimleri katı bir önem hiyerarşisi açısından kategorize etmeye yol açar. En üstte sosyal bilimler, ardından psikoloji gelir, onun altında nöroloji ve biyoloji, ardından kimya ve en altta fizik vardır. Bu şemada, totem direğinde daha altta olmak daha iyi, daha temel, her şeyin nihai teorisini daha yakın olarak kabul edilir. Tersine, daha yüksek bir konum, türevi uygulamalı gibi sıfatları ima eder. Bu mantık içinde, psikoloji sadece uygulamalı biyolojidir, biyoloji uygulamalı kimyadır, kimyaysa sadece uygulamalı fiziktir.
Sayfa 216Kitabı okudu
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok