"Kağan! Kocamış Tonyukuk'u duy! Biz bir avuç er iken, kurt başlı sancağı yürüttük. Uğraş verdik, kırdık kırıldık. Yüz kat sayısı olan, Çinli budunu yendik. Neden bilir misin? ... Atımız eşkin, pusatlarımız bileyli, kolumuz güçlü idi. Ancak asıl gücümüz bu çadırlardadır! Güçlüyken vurur, zayıfken çadırı derip sakınırsın. Çin Duvarına benzer yurtlara, Türk budunu yerleştirme! Olur ki Çinli yağılık eder de yenilirsek, Türk budun tümden kırılır. Türk, çadırında Türk kalır."
"Türk, Çinli gibi boyun eğer budun değil. Çinlinin dili karışık, dini er kişiyi miskin eden dindir. Göktürk gök pusatsız olmaz. Ekip diktiğiyle var olan dirlikle güçlenmez! Ötüken'de onlara tapıncaklar kurdurma. Bizden de inanıp sapan olur, buduna yağı olur. Türk budun da miskin olur." - "Sözünü tutacağım Aygucı..." dedi Kağan."
“Yağısının gönlünde korku,dostunun yüreğinde anısı kalır Kağan! Dilde bahadırlığı,pusatında yağı kanı kalır.Sence dostu olanın,acun yıkılsa da adı kalır!”