Otizmli bir beyin aciz değildir ,aksine çok güçlüdür.Çok fazla bağlantıya sahiptir ve normalin çok üstünde bir bilgi depolama yetisi vardır.Bu sebeple otizmli bireyler dünyayı onlara acı verecek kadar yoğun algılarlar.
Bu kitap otizmli bir çocuğun yaşadıklarını konu alıyor,ama biraz daha farklı.
Kai'nin babası dünyaca ünlü bir nörobilimci; oğlu Kai'deki farklılıkları kabullendikten sonra Henry Markram çalışmalarını otizm üzerinde yoğunlaştırıyor.
Çok hisseden çocuk sadece bu çalışmaları anlatan,bilimsel içerikli bir kitap değil,aksine okuyanın empati yapmasını ve gelişmelerden haberdar olmasını sağlayan bir kitap.
Otizm ne demek? Bu soruyu cevaplayınca aklımıza bir sürü belirti silsilesini takip eden tanımlamalar geliyor. Onların hepsi doğru fakat eksik. Bu kitap da otizm nedir sorusundan çok otizmli insanları doğru anlamaktan bahseden büyüleyici bir kitap. Kitaba göre otizmli insanların diğer insanlarla bir arada yaşamakta zorlanmalarının sebebi, duygularını ifade edememeleri ya da ipuçlarını anlamdıramamaları değildir. Bu insanlar ne duygulardan bihaberdir ne de empatiden yoksundur. Dünyayı o kadar acı veren bir şekilde deneyimlerler ki çareyi kabuklarına çekilmekte bulurlar.
Kitap otizmle ilgili bildiklerinizi unutturacak cinsten.
Kendi adıma konuşursam, otizmle ilgili bildiklerin az çok kulaktan dolma bilgi kırıntılarından ibaretti zaten.
Kitaba konu olan bilim adamı Henry Markram ve otizmli oğlu Kai'nin hikayesi.
Bu hikayede baba çok ünlü bir nörobilimci olması sebebiyle çalışmalarını oğlunun ve tabii diğer otizmli bireylerin beyinlerinde neler olup bittiğini anlamak üzerine yapıyor.
Bu çalışmalar, daha önceki çalışmaların nasıl yanlış yorumlandığını ortaya çıkarıyor.
Otizmli bireylerin beyinlerinin normal bireylere göre çok daha aktif olması hayret uyandırıcı.
Tüm bu araştırma serüvenini ve Kai'nin hikayesini etkilenerek okuyacağınızdan eminim.