(1918-1990) Marksist felsefeci ve siyasal eylem adamı. Marx'ın yapıtlarına getirdiği yeni yorumlar ve Fransız Komünist Partisi (PCF) içindeki etkinlikleriyle tanınmıştır. Gençliğinde Katolik gençlik ve öğrenci örgütlerinde yer alan Althusser, Nazi işgali sırasında Fransız Direniş Hareketi'ne katıldı; Almanlar tarafından toplama kampına gönderildi. Savaştan sonra Ecole Normale Supérieure'de felsefe öğrenimi gördü; aynı okulda 1980'e değin öğretmenlik yaptı. 1948'de PCF'ye üye olan Althusser, 1960'lardan başlayarak çeşitli dergilerde yayımladığı yazılarıyla Fransız solu içinde etkili olmaya başladı.
Detay: tr.wikipedia.org/wiki/Louis_Alth...
Althusser’ın diğer kitaplarının çok dışında bir çizgiye sahip kitabı. Bir kuram ve politika kitabından çok Althusser'ın iç dünyasını ve hayata bakış açısının psikodinamik geri planını okuma fırsatı veriyor.
Althusser, 'kuramsal anlamda' oldukça ilgimi çeken bir düşünür. Marksist düşünceyi en doğru şekilde temsil eden isimdir desek abartmış olmayız. Bu duruşunun ardını aralarken hayatıyla ve duygusal dünyasıyla ilgili kısımları da okumaya başlıyorsunuz. Kitap, bir çok metnin bir araya getirilerek oluşturulmasından ötürü Althusser’a dair bir çok farklı detay var. Ancak bu detaylar benim için pek de pozitif yönde değil. Eşini öldüren Althusser’ın duygusal savunmasının yanında, haklılık payı arama çabaları, günlük gibi kaleme aldığı yazılarındaki müthiş eril söylemler, akıl hastalığını bahane eden açıklamaları oldukça rahatsız ediciydi. Yani filozof Althusser ne kadar ilgi çekiciyse, birey olarak Althusser o kadar berbat halde! Adam Freud ve Lacan ithaflarıyla işlediği cinayete haklılık payı çıkardı ya hu!!
Başlarda alıntılık kısımların çokluğu ve güzelliği okuru kitabın içine çekerken sonrasında tokat silsilesi başlıyor. Eğer filozof Althusser'ı tanımadıysanız bu kitabı okumayın, uzaklaşırsınız.
Okur notu: Althusser yaşamıyla çok iyi derstir, nasıl bir insan olunmaması gerektiğine dair.
Althusser, dünyaya sınıflar mücadelesi çerçevesinden bakan bir düşünür. Dolayısıyla ait hissettiği sınıf açısından tüm karşı sınıfların 'değer' olarak ürettiği 'şeylere' karşı çıkarak onları tek tek çürütmekle geçirmiştir ömrünü. Hemen her kitabı ayrı bir tartışma konusu olduğu gibi bu kitabı da oldukça sarsıcı bir niteliğe sahip.
Althusser, bu kitabıyla felsefeyi egemenliği altına almış olan entelektüel ve düşünür sınıfına karşı felsefeyi 'insan yetisi' olarak görür ve halka aidiyetini işler. Aslında burada tatlı bir tezat da vardır. Çünkü felsefe anlamında toplumu entelektüeller ve halk olarak iki ayrı kategoride değerlendirmiştir. -ki toplumu bir adım ileri taşıyan ve taşıyacak olan isimler bu entelektüel sınıf içerisinden çıkmıştır. Ancak Althusser bu tezata rağmen entelektüel sınıfın hazin çelişkisi olan soyutlaşmış felsefeyi pratik felsefeye evrimleştirerek bunu halkçılaştırmaktadır. Bahsetmiş olduğum sarsıcı kısmı da buradadır kitabın.
Sorgulayan ve düşünen insanı arzulayan bir Althusser var bu kitapta. İndirgemeci bir dile bürünmeden ama entelektüel bir hayalciliğe de kapılmadan anlatır ütopyasındaki topluma felsefeyi. ve felsefe yapabilmenin koşullarını da çiziyor yine ayakları yere basan kelimelerle...
Felsefeye giden yolun sakin ve ağır bir seyahatten geçtiğini söyleyen Althusser kitap hakkında felsefecinin ''El Kitabı'' olarak yorumlaması oldukça öz ve net bir açıklama olmuş.
Fransız Komünist Partisi'nin, 1960-1964 yılları arasında çıkardığı dergilerde yayımlanan makalelerden oluşan kitap.
Marx'ın kurduğu felsefe ilkelerinin anlatıldığı makaleler, Marx'ın özellikle gençlik döneminde ele aldığı eserleri, yazıları irdelemekte ve bu yazıların o dönemdeki SSCB'yi (en güçlü komünist devlet olduğu için) nasıl etkilediğini göstermektedir. Elbette her makale, SSCB üzerinden gitmemektedir.
Feuerbach, Hegel kitapta isimleri sık sık geçen düşünürlerdir ve daha bir çok isim de geçmektedir. Bu isimlerin bir kısmını bilmeyen biri olarak, ilgili yerleri çok anladığımı söylemem. Zaten bu tarz kitaplar, bir kere okuyup bırakılacak cinsten olmadıkları için ilk okumamda neler kazandığıma odaklanıyorum.
Kitapta Marx'ın ekonomik anlayışı, politik anlayışı, ideolojik anlayışı bir arada verilmiş. Zaten Marksizm de bu üç kavramı bir araya getirmeye amaçlayan bir felsefedir.
Kitap Fransa odaklı olduğu için, o bölge insanına hitaben yazılmış ve bu da bizim için handikap olmuştur. Hem marksizmi, hem de 19 yy i hem de kitabın yazıldığı 1960 ların Fransası'nı bilmeyen benim gibi arkadaşlar, kitabı sıkılarak, okuyabilirler. Ama yine de okunmaya değer. Zira Marx'ın üzerinde durduğu "Kişiye Tapma, sosyalist hümanizm, fetişizm" gibi kavramları farklı biçimde ele alıyor. Özellikle tarihsel gelişim ve insan doğası da belirli biçimde ele alındığı için de okumaktan ziyade bir gün yeniden okuyacağım için daha da sevindiğim bir kitap olmuş.
Yazar; Thales'in matematikte, Galileo'nun bilimde yaptığını Marx'ın da kendi alanında yaptığını savunmakta ve sonuna kadar haklı :)