Louis-Jean Calvet

Louis-Jean CalvetDillerimizin Denizi author
Author
7.4/10
7 People
23
Reads
0
Likes
647
Views

Most Liked Louis-Jean Calvet Posts

You can find Most Liked Louis-Jean Calvet books, most liked Louis-Jean Calvet quotes and quotes, most liked Louis-Jean Calvet authors, most liked Louis-Jean Calvet reviews and reviews on 1000Kitap.
Mephistopheles kahkahayı ba­sar: Faust, gerçek sevinçler karşısında ikrahtan baş­ka bir şey duymamıştı, aldatıldığı, kendisine hayali bir zevk verildiği zaman saadete kavuşur!
Shakespeare'in bi­ze vermek istediği büyük ders belki de buradan ge­liyor: Tarih, insanların aczi içinde, kaderin hükmü­nü sürmesidir.
Reklam
Komediyi tamamlamak için, Sancho'nun nüktesiyle eğlenen dükle düşes, silahtara, efendisi­nin kendisine vadetmiş oldugu adayı vermek ister­ler; onu, eğlenmek maksadıyla şimdilik Barataria adını verdikleri civardaki bir kasahaya gönderirler ve ustaca bir hileyle oranın valisi olduguna inandır­maya muvaffak olurlar. Onu bir budala sanmışlardı; halbuki o sadece saftı; budalalık başka, saflık başka şeydir. Aldığı bütün kararlar akla uygun ve hüner­lidir. Hatta kendi yerinde olmadığını anlayacak, efen­disinin yanındaki yerini almak üzere hükümetini bı­rakacak kadar akıllıdır. Bu kaba saba adama bu ka­dar akıllılık nereden geliyor? Don Kişot'la temas ede ede incelmiş, şövalyenin hücuma geçecegi sırada verdiği öğütleri işitmiştir. Bu ögütler, Don Kişot'un serseri şövalyelik hayatında söyledigi en asil sözler­dir. «- Oğlum, ilkin Allah'tan korkmalısın: Bilgelik bu kurtarıcı korkudadır; eğer bilgeysen, hiç­bir şeyde aldanmazsın. Sonra, kendini bilmek için -kazanılması gere­ken bilgilerin en gücü budur- gözlerini ilk halin­den hiçbir zaman ayırma . . . Hiçbir zaman hevesleri­ne esir olma. .. Fakirlerin gözyaşlarına, zenginin şikayetlerinden çok acı, ama daha çok adalet gösterme!Zenginin vaatleriyle hediyeleri, fakirin de hıçkırık­ları ile can sıkmaları arasında gerçeği bulmaya çalış… Adalet imkan verince, her seferinde, suçluyu ka­nunun bütün sertliğiyle ezme… yargılayacağın suç­luda, daima bozuk bir tabiatın sapınçlarına (aber­ration) bağlı olan insanın sefaletini göz önünde tut…
Don QuijoteKitabı okudu
Şövalye­lik romanlarına ait, özenle kurulan sahnelerin Arslanlar Şövalyesi'nin gözleri önünde geçmesi için bütün eve emirler verilmiştir. İlk şaşkınlık anı ge­çince, dükü ve düşesi şaşırtan büyük bir kolaylıkla bu yapıntı (fiction) içinde hareket eder, iyi konu­şur, belagatle konuşur; ona deli diyen papaza, sıra­sını getirerek zarif bir şekilde şöyle der: —Bütün maksatlarımın iyi bir gayesi var: Herkese iyilik etmek, hiç kimseye kötülük etme­mek. Eğer böyle ilkeleri olan, onları uygulayan, onlardan asla ayrılmayan kimse, deli denilmeye la­yıksa… Toboso'lu Dulcinea’nin varlığından şüphe eden düşes'e daha ince bir zekayla şu cevabı verir: —Dulcinee'nin var olup olmadıgını, hayali ve­ya gerçek oldugunu Allah bilir; bu şeyleri tamamiyle derinleştirmeye ne lüzum var… Ben onu bütün bu vasıflarla tasavvur ediyorum…
Don QuijoteKitabı okudu
Don Kişot: Memleketimi terkettim, malımı mülkümü rehine koydum. Talihin kolları arasına atılmak ve be­ni götürecegi yere gitmek için, bütün zevkleri ora­da bıraktım: O eski serseri şövalyeligi yeniden can­landırmak istedim; ve kısa bir zamandanberi şura­da sendeleyerek, burada düşerek, daha uzakta dog­rularak, serseri şövalyelere özgü olan görev geregince, mülkümün büyük bir kısmını dulların yardımına koşmakla, kızları savunmakla, evli kadınları koru­makla, yetimleri, kimsesiz çocukları korumakla ge­çirdim. . . Artık ne bu at, ne bu mızrak, ne bu kal­kan, ne bu silahlar, ne bütün bu zırhlar, ne vücudumun zayıflıgı, ne de çehremin uçuklugu sizi şaşkın­lığa düşüremez, çünkü kim oldugumu, ne iş gördü­ğümü artık biliyorsunuz.
Don QuijoteKitabı okudu
Don Kişot'un, aklından zoru olduğuna kimsenin şüphesi yoktur, ama deli­liği alelade insanların sağduyusundan daha anlamlıdır; deha gibi, kahramanlık gibi olağandışı olan her şey basit insanlara delilik gibi görünmez mi? Şüp­hesiz Don Kişot gülünçtür ve ona yapılan ağır şa­kalar gitgide çoğalmaktadır; ama o en kötü anlarda bile önemini kaybetmez.
Don QuijoteKitabı okudu
Reklam
Don Kişot saf in­sanlıkla o kadar doludur ki her çağ ve her millet onu ilgiyle karşılamış ve kendisini onda bulmuştur. Don Kişot daima yaşıyor; onun, yazarı öldükten sonraki hayatı, yayım tarihiyle yazarın ölümü arasına sıkı­şan, o resmi hayattan daha zengindir. Daima merakı­mızı uyandıran, hiç bir yorumun tamamiyle aydın­Iatamadığı karmaşık ruhlu asilzadenin şahsında ya­şıyor.
Don QuijoteKitabı okudu
Don Kişot Cervantes'in kitabında ölmüştür; ama Cervantes'in kiabıyla, halk yıgınlarının hayalinde yaşamaya devam ediyor. Onun hayatı bilhassa mem­lekeimizde parlak olmuştur. On yedinci yüzyılda ona gülerler, hem de candan, gönülden gülerler; klasikler onu çok kaba bulur; ama on sekizinci yüzyıl on­dan faydalanır ve bir kuklayla eğlenir gibi onunla eğlenir. Sonra, Alman eleştirisinin etkisi altında, Don Kişot'un çehresi değişir; yalnız çehresi değil, ruhu da değişir. Samurtkan yüzlü gülünç şövalye haksız­lığa uğrayanları koruyan, kendisine dünya dar ge­len, büyük kalpli bir idealist, hülyası olaylarının sertliğine çarptığı için hüzünle ezilen bir kahraman olur. Romantizm onu böyle görmüş, bize böyle devret­miştir. Don Kişot'u bu gözle görmek, Cervantes'e belki de aklından hiç geçmemiş olan şeyleri vermek olur; bununla beraber eserinin birçok yerleri bu duruma elverişlidir. Cervantes'inki gibi, klasik eserle­rin, derin surette beşeri olan eserlerinin öyle bir özü, öyle bir zenginliği vardır ki, nice kuşaklar onlarda mahiyetlerini bozmadan daima yeni anlamlar bulur­lar. Bugünkü anlamıyla, Don Kişot özellikle gençligi çekmektedir.
Don QuijoteKitabı okudu
Margarete'ye karşı saygıyla dolu bir sevgi duyar, Mephistopheles'in ümit ettiği gibi alçalacağı, yolunu şaşıracağı yerde ideale karşı bir coşkunluk gösterir. Ama en ince insan aşkı bile şehvetin ağlarından kur­tulamaz, Baştan çıkarıcı, devamlı ısrarlarıyla, yük­seklere doğru kaçan yoldaşını bayağılık inine sürük­ler. Faust'la Margarete'nin aşkı, bu aşkı kuşatan bü­tün şiir büyüsüne rağmen, bu gibi maceralarda her zaman görülen çirkin sonuçla tamamlanır; annesi ölür, kardeşi Valentin düelloda öldürülür, namusu berbat olan Margarete de çocuğunu öldürdüğü için hapse atılır. Bütün bu felaketiere sebep olan Faust'­tur; avunmak için Walpurgis gecesinde Mephisto­pheles'in ardından gider, bir sihirbaz kadınla danse­der. Bu anda, düştüğü sefaletin ta dibine yuvarlan­mıştır; bir adım daha atsa idealizmi öldürecek, için­de bulunduğu kaba zevklerden memnun kaldığını bildirecek, böylece bahsi kaybetmiş olacaktır.
“Kamaşan gözlerini kırpıştırarak oraya doğru çeviren ve bulutların üstünde kendine benzeyenler bulundugunu hayal eden, budaladır! O, oldugu ye­re sımsıkı basmalı ve burada etrafına bakmalı. Ka­biliyetli olan için, bu dünya dilsiz degildir. Onun ebediyette dolaşmasına ne lüzum var! Bildigi şeyle­rin hepsi, elle tutulabilir. Onun için o yeryüzünde yoluna devam etmeli, karşısına hayaletler çıkarsa al­dırmamalı, yolunda giderken hem elem duymalı, hem de saadet bulmalı, fakat, hiçbir vakit memnun ol­mamalı!”
71 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.