Fıkıh, olayların sadece hukukî yönünü değil, Müslüman fert ve toplumun dünya görüşünü, yaşayış biçimini ve ilişkilerini, kültür ve geleneğini de temsil ettiğinden bu bilgiler hukuk düzenine yansımasa bile Müslüman açısından anlamlıdır ve bir değer taşır.
İslâm, cinsiyetlerin birbiriyle çatışan değil, birbirini bütünleyen özellikler olduğunu gösteren bir insanlık düzeni getirmiştir. İslâm aile düzeni, erkek ve kadının mümkün olan en üst seviyede kendi cinsî rollerinin gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmesine dinî bir anlam kazandırmıştır.
Günümüzde toplumlarında zinanın, birçok cinsel suç ve sapıklığın yaygın bir hâl almasının, aileyi ve toplumun ortak mânevî ve ahlâkî değerlerini sarsıcı bir boyuta ulaşmasının temelinde eğitimin, aile içi ve beşerî ilişkilerin dinî ve ahlâkî zeminden koparılarak bireyci, özgürlükçü, bencil ve yararcı bir zeminde geliştirilmeye çalışılması, suçları tespit ve cezalandırmada, kadın-erkek ilişkilerinin bireysel özgürlük ve haklarının sınırlarını belirlemede bazı temel kriterlerin yitirilmiş olması yatmaktadır.
İnsanlara gerçek anlamda acıma, suçluları affetme şeklinde değil, suçları önlemeye çalışma, suça giden yolları kapama, fakat toplumda suç işlendiğinde de tavizsiz, tutarlı ve etkili şekilde suçluları cezalandırma ile olur.
Müslümanların ilk andan itibaren siyasi bir yapı içerisinde yer almaları İslam hukuku esaslarının ortaya konması için müsait bir zemin oluşturmuş ve aynı zamanda bunu gerekli kılmıştır. Böylece bir hukuki problem ortaya çıktıkça veya Peygamber’e dini-hukuki sorular soruldukça yahut onu takip eden halifelere hukuki problemler arz edildikçe ve yahut da bunlar söz konusu olmaksızın islam hukuku esasları yavaş yavaş ortaya konmaya başlanmıştır. Halbuki Yahudi hukukunun doğuş ve gelişme dönemlerinde Yahudilerin kendilerine özgü sürekli siyasi bir yapıdan mahrum olmaları, Filistin’de ve Babil’de kendilerine yabancı siyasi bir yapı içinde bulunmaları Yahudi hukukunun gelişimini menfi etkilemiştir. Aynı durum daha kuvveti bir biçimde Kilise hukuku için de geçerlidir…
Sayfa 45 - Beta Basım Yayım, İstanbul, 2022Kitabı okudu
Ancak 15. yüzyıl ortalarından itibaren diğer mezheplerden ve Hanefi mezhebi içinde hâkim görüş dışındaki görüşlerinden yararlanmanın bütünüyle yasaklandığı gözlenmektedir.