Kitap çok umut vaat eden bir şekilde başlıyor. Dünyanın kurgusu ve karakterlerin etkileşimleri güzel yazılmış. İnsanların ruhları bağırsaklarında yer alıyor, ölmelerinin ardından bağırsağa yerleşerek cesedi kontrol edebilen başıboş ruhlar var. Yazar tamamen yeni bir tanrı sistemi ve sadece belirli şekillerde girilebilen mitolojik bir bölge oluşturmuş; cesetlerle savaşın var olmasına adapte olmuş, mezarcıların ve ve koruyucu bekçilerin önemli meslekler olduğu bir dünya var. Ama kitabın ortalarında romantizmin ön plana geçmesinin ardından kurgunun kalitesinde büyük bir düşüş yaşanıyor.
Olay örgüsünde çözüme kavuşması gereken iki "çatışma" var, ana karakterler Hart ve Mercy'nin aşk hayatındaki sorun ve ölü bedenleri ele geçiren ruhların saldırılarının artmasının ardındaki gizem. İkisi de oldukça zayıf bir şekilde çözülüyor. (Spoiler - Bölgedeki en büyük tehdit ve en öncelikli gündem olan saldırıları, bir mezarcının kar etmek için oluşturduğu ortaya çıkıyor ve Mercy bunun toplam 4-5 sayfa içinde çözüme kavuşmasını sağlıyor.)
Kısacası, oluşturulmuş dünya çok güzel bir potansiyele sahipken kitap ne yazık ki vasat altı bir şekilde bitiyor. Akıcı olduğu ve karakter etkileşimleri doğal ve eğlenceli olduğu için vakit geçirmelik okunabilir.