Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mehmet Atlı

Mehmet AtlıHepsi Diyarbakır yazarı
Yazar
7.8/10
7 Kişi
17
Okunma
14
Beğeni
1.751
Görüntülenme

Mehmet Atlı Sözleri ve Alıntıları

Mehmet Atlı sözleri ve alıntılarını, Mehmet Atlı kitap alıntılarını, Mehmet Atlı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“... geleneksel çok etnili-dinli dokusu bin bir badireye rağmen hâlâ canlılık alametleri gösteren şehrin, yeterince temiz ve modern olmadığından, nefes almadığından hareketle surların patlatılması! Nur topu gibi bir meydanının oluşması! Bunun şehrin hem geleneksel ve hem modern dönem dokuları üzerindeki etkisi daha da fazla incelenmeye ihtiyaç duyuyor. Şimdilik şu kadarı söylene bilir ki şehirde bir nefes alma probleminin bugünlere kadar var olduğu doğrudur ancak bunun ne derece surlarla ilgili olduğu şüpheli sayılmalıdır.”
Sayfa 33 - İletişim Yayınları, 1.BaskıKitabı okudu
(Bu vesileyle, Allah Albert Gabriel'den bin kez razı olsun, o kişinin mekânı cennet olsun. "Fahri hemşerilik" hatta hemşerilik diye bir müessesse illa olacaksa ya da bunun bir anlamı olacaksa, Gabriel, Diyarbakırlıdır. Şehre duyduğu sevgi, en “teknik” çiziminde bile, hissedi lirdir...)
Sayfa 35 - İletişim Yayınları, 1.BaskıKitabı okudu
Reklam
“Zaman da zaman, ne garip de ne garip, mekân da mekân deyip durdun, zamanını tüketme şimdi sevgili okur-okur'un; diyeceklerini dedin, diyebildiklerini diyebildiysen eğer. Bu arada, zaman tabii ki de garip; zaman sensin, zaman insanın ta kendisi..”
Sayfa 247 - İletişim Yayınları, 1.BaskıKitabı okudu
Kimi bahtsızlar ya da bağlantısızlar ...
Sayfa 163 - İletişim Yayınları, 1.BaskıKitabı okudu
"Bölge”de faili meçhullerin yoğunlaştığı 90'lı yıllarda, yine bir cinayet haberinin konuşulduğu bir gün annem, cinayetin bu kadar sıradanlaşmasına şaştığını söyledi. “Eskiden olsa, birisinin bir diğerini öldürdüğü yere bir taş bırakılır, sonra bir taş daha, derken, oradan gelen geçenlerin zaman içinde eklediği taşlarla koca bir yığın (Kürtçesi: qûç) oluşurdu," diye anlatmaya devam etti. "O yığın, orada her kim öldürülmüşse onun adıyla anılır. Quç a Elî (Ali'nin yığını) dendiği zaman örneğin, orada bir cinayet işlendiğini, ölenin adının Ali olduğunu anlar; katili lanetler, Ali'yi yâd ederdin."
Sayfa 139 - İletişim Yayınları, 1.BaskıKitabı okudu
“Güzergâh konusunda söylenebilecek bir diğer önemli şey, güzergâh konusunda çok da emin olmamanız gerektiğidir. Demiryollarının, bana en gizemli gelen enstrümanlarından biri ‘makas’ denen mekanizma, daha doğrusu, makasın olgusallığıdır. Bir alet düşünün ki trenin ve içindeki her şeyin yolunu, muradını, macerasını değiştirmeye muktedir olsun.”
Sayfa 165 - İletişim Yayınları, 1.BaskıKitabı okudu
Reklam
Kurumlar için, bu durumla bağlantılı, hayati konulardan biri de çitlerin, korkulukların nereden ve nasıl geçeceğini iyi saptamak, mevzuat boşluklarını-avantaj ve dezavantajlarını iyi kollamak, olabildiğince geniş bir alanı kontrol altında tutmak ve bu kontrolü nizamiye kapıları, bekçi kulübeleri, çitler vs. ile olabildiğince görünür kılmaktır.
Sayfa 224 - İletişim Yayınları, 1.BaskıKitabı okudu
Diyarbakır surlarını anlatmaya yönelen bir makale, giriş kısmında, uzun uzadıya Türkler-Türklük ve kale yapıcılığı olgularından söz eder; sadece bundan söz eder. Romalıların yaptırdığı ve hali hazırda şehrin Kürt çoğunluğunun da hemhal olduğu bir surdan, böyle bahseder. Metin, Diyarbakır'ın bir Türk şehri olduğunu ispat etmek için öyle bir gayretkeşlik içindedir ki şüpheye kapılırsınız, "yoksa öyle değil mi, yoksa Diyarbakır bir Türk şehri değil mi?" diye. Oysa hepimiz biliyoruz ki Diyarbakır, evet, bir Türk şehridir de. Bir Roma, Latin-Yunan, Ermeni, Süryani, Arap, Kürt, Muhacir, Güvercin, Sur ve "Çingene" şehri olduğu gibi/aynı zamanda ve orada Türkler ve Türkçe de yaşamış/yaşamakta olduğu için böyledir bu. Aksini iddia eden mi var? Bu telaş niye yahut miladi 2012-2014 yıllarında bir şehre böyle bir telaş ve böylesi bir amaçla temas edilebilinir, yaklaşılabilinir mi?
Sayfa 14 - İletişim Yayınları, 1.BaskıKitabı okudu