Ruhunda estetik hissiyatını kaybetmiş veya kaybettirilmiş bir toplumun irfanına ve maneviyatına iltifatı bu kadar azalmışken, şekli bir bağlılık ötesine varmayan aidiyetin de yöneticilere, hayata, mimariye ve şehre de aynen yansımakta olduğu inkar edilemez bir gerçektir. Yoksa dünün şahaserlerini inşa eden bu toplumun taklitçi, hazırcı, kimliksiz, ilgisiz ve ilişkisiz ve bu derece pespaye bir mimariyi, bir şehirciliği kabullenmesi ya da yapması mümkün değildir.