Moğolların 1310 Suriye Seferi, göçebe askerî sistemin yapısal gelişme ve dönüşüm sorunlarına ışık tutan bir örnektir. Suriye, coğrafi ve ekolojik olarak Moğol ordusu gibi büyük süvari birliklerinin barınmasına uygun bir bölge değildi. Bu yüzden Moğollar, atlı okçu kabiliyetine sahip olan Memlûk ağır süvarilerini yenebilmek için gerekli sayı üstünlüğünü bir türlü tesis edemediler. Bunun üzerine Moğol komutanlar kendi savaşçılarını Memlûk benzeri ağır süvari birliklerine dönüştürmeye kalkıştılar. Ancak savaşçıları hem geçmişte öğrendikleri bütün taktik ve tekniklerini temelden değiştirmeyi beceremediler hem de ileri yaşta olmaları nedeniyle aynı anda atlı okçu ve ağır süvari yeteneklerini kazanmaları mümkün değildi. Moğolların az sayıda ama iyi eğitimli seçme köle askerler karşısındaki yenilgisi, Ortadoğu devlet ve halkları arasında Memlûk sisteminin örnek alınmasına ve taklit edilmesine yol açacaktı.
Bilindiğinin aksine göçebelik bir hayat tarzı ve ekonomik sistem olarak yerleşik hayattan önce değil sonra ortaya çıkmıştır. Koyun, at ve inek gibi hayvanların evcilleştirilmesi ve iklim değişikliği sonrasında İç Asya ve Rusya steplerinin geniş otlaklarla kaplanması neticesinde tarım bölgelerinin sınırında çok da verimli olmayan bölgelerde yaşayan yerleşik toplumlar hayvan yetiştiriciliğine yoğunlaştı. Otlak yerleri mevsimlerle değiştiğinden hayvancılık yapanlar bu döngüye uygun bir şekilde bir yerden diğerine göç etmek durumunda kaldı. Hayvan besleyiciliğinin avantajı besin değeri yüksek yiyecek tüketme imkânı vermesidir. Çocuklar dahil herkes üretimin parçası olduğu için iş gücü kullanımı tarım toplumlarına göre yüksektir. Ayrıca ekonomi ve yaşayış eşitlikçi ve dayanışmacı bir toplum yapısı gerektirir. Ancak çocuk ölümünün yüksek ve ortalama hayat süresinin düşük olduğu bu toplumların nüfusu köylülere göre azdır. Ayrıca göçebeler ihtiyaç duydukları her şeyi üretemezler. Yerleşik toplumlarla ticaret yapmak zorundadırlar. Önemli bir başka kısıt yiyecek depolama imkânları olmadığı için normal dışı ağır kış, aşırı kurak yaz veya hayvanları etkileyen büyük bir salgın hastalık durumunda hayatta kalmak için başkalarına muhtaçlardır. Göçebe halkların periyodik büyük göç hareketleri ve komşu ülkeleri istila etmelerinin arkasında genellikle iklim kaynaklı felâketler yatmaktadır.
Savaş çalışmaları üzerine 11 farklı yazar tarafından hazırlanmış makalelerden oluşan bir kitap. Güvenlik, savunma, istihbarat, askeri sosyoloji, askeri etik, medya ve savaş, savaş oyunları vs. gibi farklı konular barındıran oldukça geniş bilgiler edinilebilecek bir eser. Genel okuyucu kitlesine hitap etse de ağırlıklı olarak akademik üslub hâkim.
Mesut hocanın son kitabını okudum. Hocamız sadece Türk askeri tarihiyle ilgili değil, dünyadaki diğer milletlerin askeri tarihleri ile ilgili eserler kaleme almış geniş düşünceli entelektüel bir kişidir. Bu eserde, ayrıntılardan kaçınarak genel bir perspektif sunmaya çalışmış ve benim fikrime göre çok başarılı olmuş. Askeri tarihi silah teknolojileri, insan faktörü, doğal kaynaklar ve sosyoloji gibi farklı konular üzerinden yorumlamış. Yani bu kitabı okurken "şu şuraya girdi, bunlar burada bozguna uğradı" tarzında basit bilgiler görmeyeceksiniz aksine 300 sayfaya sığdırılmış bir dünya tarihiyle karşılaşacaksınız.
Herkese öneriyorum
Mesut Uyar/ Savaş Çalışmaları El Kitabı.
Bir Alman askerin ifadesiyle " her milletin bir ordusu vardır ama Türkler asker millettir" genel kabulüyle, milletimiz askeri ve askerliği çok sevmektedir. Ancak günümüzde profesyonelleşen askerlik anlayışı, milletimizi de etkilemekte; askerlik, askerlere bırakılmaktadır. Milli Savunma Üniversitemizin kurulması ile beraber, Türk Silahlı Kuvvetleri, akademi ile birleşerek, hem personelini akademik düzeyde yetiştirirken, hem de askerliğimizi dünya standartlarının üstüne çıkarmak zorundadır.
Kitap, akademi dünyasında askeri tarih üzerine çalışan bilim insanlarımızın, bu konuda geride kalmamamız için, yönetenlere yol göstermek amacıyla hazırlanmıştır. Kitapta, Önsöz ile birlikte, 11 akademisyenin yazdığı 11 makale bulunmakta, çok zengin Bibliyografya ve indeksi mevcuttur.
Editör Mesut Uyar'ın da belirttiği gibi eser, Savaş çalışmaları için bir el kitabıdır. İleride yapılabilecek çalışmaları yol gösterecektir.
#Kitapşuuruinsanlıkşuurudur.