Özellikle, 16. yüzyıldan itibaren eğitim sistemini belirleyen temel yapılar Gazali felsefesinin belirleyiciliği altında dinî inançlar, değerler ve dinî düşünüş biçimleri ile şekillenmiştir.[3] Eğitimde doğmalar hâkim olurken, yeni buluşlar yapan ya da düşünce üreten kişiler “dinsizlikle” suçlanarak cezalandırılmışlardır.[4] Bu dönemde eğitimin
...işçi sınıfının ana gövdesinin tipik oy verme davranışı en başta Demokrat Parti kimliği ile damgalandı; merkez sağ eğiliminin altında yola çıkıldı. Bu kimlik, adeta bir doğum lekesi olarak günümüze kadar varlığını sürdürdü.
Şubat 1965'te Arap ülkelerinden Türkiye'ye okumak üzere gelen öğrencilerin sayısı 2000'i aşar. Bu durum, özellikle Ortadoğu ülkelerinden gelenlerle birlikte üniversite gençliğinin bölge ve dünya siyasetine ilişkin farkındalıklarını arttırır. Yabancı öğrenciler arasında bulunan çok sayıda Filistinli öğrenci ile Türkiye'deki üniversite gençliği arasındaki etkileşim,özellikle 1967 Arap-İsrail Savaşı'nın da etkisiyle, kendine özgü sonuçlar yaratarak gerek Türkiye siyasetini gerekse Türkiye'nin ABD ve İsrail gibi ülkelerle ilişkilerini etkileyen dinamikleri açığa çıkarır.
Sahnenin perdesi Ocak 1968'de Tet saldırısıyla Vietnam'da açılmıştı. Vietnam'da sömürge savaşları'nın en fecisi, en gaddarı, en insafsızı hüküm sürüyordu. ABD, Vietnam'ın içinde bulunduğu Çin Hindi bölgesinde (Güney Vietnam, Kuzey Vietnam, Laos ve Kamboçya) sekiz milyon tondan daha fazla napalm bombası yağdırmıştı. Napalm bombası, insan bedenine yapışıp onu kemiğine kadar yakmak üzerine tasarlanmış pelte kıvamındaki benzindi ve Vietnam Savaşı'nda beş milyon insanın canını almıştı. Lakin Vietnamlılar inanılmaz bir biçimde direndiler. Fakirlerdi; tüfekleri ıskartaya çıkmıştı belki, ama elleriyle yaptıkları bombalar, bubi tuzaklarıyla sonuna kadar savaştılar. Sonunda, köylü gerillalardan oluşan halk ordusu, topyekûn savaşta ABD emperyalizmini perişan edecekti.
Geriye dönüp baktığımızda 12 Mart öncesi işçi hareketleri için üç önemli zirve noktasını saptayabiliriz. Birinci zirve noktası 13 Şubat 1961'de Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) kurulmasıdır. TİP, Türkiye tarihinde doğrudan doğruya işçiler tarafından kurulan ilk siyasal partidir. TİP'in kuruluşu, sosyolojik olarak Türkiye işçi
Çağdaş kent hayatında bireyin yalnızlaşmasi ve içinde bulunduğu topluma yabancılaşması,birçok modernist yapıtın ana izleğini oluşturur. Türkçe modernist yapıtlarda, Tanpınar'ın Hayri İrdal'indan ,Yusuf Atılgan'ın C.'sine, Atılgan'ın C.'sinden,Edip Cansever'in Çağrılmayan Yakup'una ve Ruhi Bey'ine çeşitli nedenlerden dolayı içinde bulunduğu toplumla uyuşamayan;kent hayatında yalnız, yabancılaşmış,uyumsuz yada şizoid bireyler karşımıza çıkar.
Yine yapıtta kullanılan köylü konuşmaları ve şive taklidi, dönemin edebiyatçıları ve eleştirmenleri arasında bir gerçekçilik tartışmasına dönüşür. Kemal Binbaşar, Orhan Kemal, Samim Kocagöz ve Fahir Önger gibi yazar ve eleştirmenler şive taklidinin yapıtın gerçekçiliği açısından gerekli olduğunu ve dili zenginleştirdiği öne sürerlerken, Nurullah Ataç, Tarık Buğra, Mehmet Fuat ve Melih Cevdet Andaç gibi isimler şive taklidinin gerçekçilikle ilgisi bulunmadığını ve dili bozduğunu iddia ederler.