Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Metin Özdemir

8.6/10
23 Kişi
119
Okunma
12
Beğeni
4.240
Görüntülenme

Metin Özdemir Gönderileri

Metin Özdemir kitaplarını, Metin Özdemir sözleri ve alıntılarını, Metin Özdemir yazarlarını, Metin Özdemir yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sonsuz bilgi, irade ve kudret sahibi yüce yaratıcı için, yaratmanın sınırı yoktur. O halde insan, sonsuz bilgi ve kudret sahibi bu yaratıcının iradesini sorgulamak yerine, kendisine verilen bütün imkânların maksatlarını araştırmalı ve nihayet seçimlerinin akıl ve vicdan gibi üstün nitelikleriyle ne ölçüde örtüştüğünü görmeye çalışmalıdır.
Sayfa 170
Allah hiç kimseye haksızlık etmez. İşini, iyi, güzel ve sağlam yapan, iyi ve güzel bir karşılık; kötü, çirkin ve baştan savma yapan ise ona göre bir karşılık bulur. Bununla bir- likte insana bütün musibetlerin üstesinden gelebilecek bir imkân da verilmemiştir. Üstesinden gelinemeyen en büyük musibet ise ölümdür. Başımıza gelen bütün musibetler ilâhî yasalar çerçevesinde gerçekleşmektedir. Her olay bir sonuçtur ve onun bir sebebi vardır. Sebepler engellendiğinde, bir sü- reliğine de olsa sonuçlar da engellenebilir. Çünkü Allah, ölüm hariç her kötü sonucun engellenebileceği bir çareyaratmıştır. Bu çareleri araştırıp bulması insanın sorumluluğundadır. Diğer önemli bir nokta ise insanın geçmişte helak edilen kavimlerin durumunda olduğu gibi ilâhî cezayı acilen gerektirecek ölçüde büyük suçlar işlememesi ya da onlarda ısrar etmemesidir.
Sayfa 152
Reklam
Tedbir takdir ilişkisi
Ecel gibi rızkın takdirinde de beşerî iradenin önemli bir rolü vardır. Rızkı ve rızık vasıtalarını yaratan Allah'tır. Onları kullanarak rızka ulaşma sorumluluğu ise insana aittir. Dalda asılı duran elma rızık, ona ulaşmak için uzattığımız kolumuz ise rızka ulaşma imkânımızdır. Însana düşen kolunu elmaya uzatmaktır. Allah sonsuz hikmetinin bir gereği olarak herkese farklı rızık imkânları vermiştir. Çünkü sosyal düzenin kurulup sürdürülebilmesi için farklı yetenek ve imkân sahibi fertlere ihtiyaç vardır. Aksi takdirde kimse kimseye iş gördüremez; böylece sosyal düzen bozulur, dolayısıyla da imtihan sırrı ortadan kalkardı. Allah, rızkı gram, metre ve litre ile dağıtmaz. Aksine insana kendisi için yaratmış olduğu rızık imkânlarını verir. Bu yüzdendir ki Allah, imtihan sırrının bir gereği olarak kendilerine bol rızık imkânları verilen kimselere, rızık imkânları daraltılmış olanlara zekât vermeyi emretmiş, onları bu tür kimselere sadaka vermeye teşvik etmiştir.
Sayfa 142
İmam Mâtüridi, beşeri iradenin ecelle ilişkisini açıklar- ken akraba ziyaretiyle ilgili hadisi örnek olarak verir. Hz. Peygamber, "akrabasını ziyaret edenin ömrünün uzaya- cağından" söz etmiştir.Mâtüridî'ye göre, bu durumda, Allah, kişinin eceli için daha önce bir vakit belirlemiş, sonra kişi akrabasını ziyaret edince o vakti uzatmış ya da tersi söz konusu olunca kısaltmış değildir. Aksine Allah, zaman ve mekân üstü olan her şeyi kuşatan bilgisiyle o kişinin akrabasını ziyaret edeceğini de bildiğinden eceli ni başlangıçta ona göre takdir etmiştir.
Sayfa 125
İnsanın, başına gelen bütün hadiseler karşısında kendi iradesini aşan boyutları hesaba katarak tavır alması gerekmektedir. Böyle yaptığı takdirde o, eline geçenlerden dolayı şımarmayacak, kaybettikleri için de üzülmeyecektir. Bu yüzden Cenâb-ı Hak, musibetlerin yaratılmadan önce kader lev- hasında kaydedildiğini bildirdiği âyetin devamında şöyle buyurmuştur: "(Allah bunu) elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye açıklamaktadır. Çünkü Allah, kendini beğenip bö- bürlenen kimseleri sevmez."
Sayfa 119
Sonuç olarak Allah'ın her şeyi kuşatan sonsuz bilgisinin insanın davranışlarıyla ilişkisini, okyanusla içerisindek sayısız canlıların ilişkisine benzetebiliriz. Her şey okyanusun içinde gerçekleşmektedir, ancak okyanusun için de olanlar, onun yönlendirmesi ve cebri olmadan özgürce hareket etmektedir. Allah'ın bilgisi bütün zaman ve mekân boyutlarını aşan sınırsız ve sonsuz bir okyanus gibidir. İnsan aklının işleyiş kapasitesi, O'nun bilgisinin bu yönünü kavramaktan âcizdir. Bu yüzden insan, bu konu üzerine gereğinden fazla odaklanmamalıdır. Bu bağlamda bize düşen görev, elimizde olmayan sebeplere bağlı olarak başımıza gelen musibetlere sabretmek, kendi hatalarımız sebebiyle mâruz kaldıklarımız hakkında ise öz eleştiride bulunarak gereken tedbirleri almak v onların hepsine ibret nazarıyla bakmaktır.
Sayfa 116
Reklam
Allah'ın her şeyi kuşatan bilgisi, âdeta doğrudan ilahi iradeye bağlı olarak gerçekleşen musibetlerin olduğu gibi, doğrudan beşerî, dolaylı olarak da ilâhî iradeye bağlı olan musibetlerin de fotoğraflarını zaman ve mekân boyutla rının ötesinden, onların mahiyetlerine uygun bir şekilde çekmektedir. Her ne gerçekleşiyorsa, ilâhî bilgide o, gerçekleştiği şekliyle yer almaktadır. Fotoğraf makinesinin objektifinin fotoğrafta yer alan manzara üzerindeki et- kisi ne ise, ilahi bilginin insanın tercihlerine bağlı olarak gerçekleşen olaylar üzerindeki etkisi de odur. Bunu, somut ve güncel bir örnek bağlamında şöyle ifade edebiliriiz: Yüzde yüz insan hatasına bağlı olarak gerçekleşmiş bir grizu patlaması ve doğurduğu trajik sonuçlar; oluş tarzı itibariyle tamamen önlenebilir bir karakter taşıdığı için bilirkişinin, "Eğer gerekli tedbirler alınmış olsaydı, ne bu olay ne de doğurduğu trajik sonuçlar olurdu!" şeklinde verdiği rapor, her şeyi kuşatan ilâhî bilgide de aynıyla mevcuttur. Öyle ise bu tür bir olay için "kaçınılmaz alınyazısı" demek doğru değildir. Zira ilâhî yazgı onu, kendi mahiyetine, hakikatine, karakteri ve oluş tarzına uygun şekilde yazmıştır.
Sayfa 114
Kulun Allah'a karşı olan imtihanında, herkesin eşit şart- larda imtihan edilmesini arzulamak, bütün ilâhî siste- min değiştirilmesini arzulamak anlamına gelecektir. Çünkü herkesin eşit şartlarda imtihan edildiği bir dün- yada, nefis taşıyan insanların ihtiyaçlarını karşılamak ve sosyal düzeni sağlamak son derece güçleşecektir. Meselâ herkesin zenginlikle denendiği bir ortamda, acıkan insanin ekmeğini temin edebileceği fırıncı, o firina malzeme sağlayacak çiftçi ve nakliyeci bulma sorununu çözmek ölçüde mümkün olabilir? Bu sorunun çözülebilmesi dir ki sonsuz hikmet sahibi yüce yaratıcı, kullarını farkl kabiliyet ve ozelliklerle donatmış, onları farklı zeka düzeylerinde yaratmıştır. Böylece insanların birbirlerine iş gördürmeleri kolay olmuştur. Allah, mal ve servet bakımından bolluk ve genişlik verdiği kimseye, fakirin ve darda olanın hakkını vermeyi farz kılmış ve bu hakkın miktarını ve ölçüsünü de açıklamıştır ki, zengin bu miktarı ve ölçüyü vermek suretiyle şükrünü yerine getirmiş olsun! Allah, bazısına da darlık verir ve ondan zenginin ona hakkını vermemesi durumunda bu darlığa sabretmesini ister.
Sayfa 99
Niçin hazlar gecicidir? Ağzımızın tadı niçin acılarla bozulmaktadır? Sonra acıların da geçici olduğunu fark ederiz. Ama onların da niçin geçici olduğunu sor- mayız. Çünkü arzulanan ve istenilen hazlar ve tatlardır. Acılar ve ıstıraplar hiç istenmez. Onların asla gerçekleşmemelerini arzu ederiz.Yaşadığımız çelişkiler hep aynı ihmalin sonucudur. Hazzın da acının da sürekli olduğu ebedi ödül ve ceza yurdu- nun varlığını unuturuz. Bazen onu hiç hesaba katmayız. Bu yüzden güzel bir anının ardından tanık olduğumuz üzüntü verici bir olay, bizi isyan ettirir. Halbuki Allah, kötülüğü asla bizzat kötü olduğu için istemez. Yalnızca onun içerdiği bir iyilikten dolayı ister. Kötülük ister bir zalimi cezalandırmak isterse bir kimsenin iradesini denemek için gelmiş olsun, o her hâlükârda iyidir. Birinde zalimin zulmü engellenmiş, öbüründe ise bir kimse için ebedi mutluluk yurdunda kurtuluşa erme fırsatı doğmuştur
Sayfa 93
Felaket ve istirapların bazıları için olumlu, diğer bazıları için ise olumsuz sonuç vermesine gelince, bu tamamen insanların özgürce takındıkları tutumlar ve yaptıkları tercihlerle alakalı bir durumdur. Allah'ın rahmetinden umudunu kesenler ya da kendisini ona muhtaç görme- yenler, hem bu dünyada hem de öbür dünyada ıstıraba maruz kalmaları durumunda kendilerinden başka hiç kimseyi kınayamazlar. Daha kötüsünü gördüğünde kendi durumuna sevinme ya da şükretme durumu aslında uhreyî boyutta da ben- zer şekilde tezahür edecektir. Cehennemin daha hafif azap görülen tabakalarından birinde bulunan kimseler, çok daha şiddetli azaplara maruz kalan diğer tabakalar- daki insanları gördüklerinde, görece olarak kendi du- rumları iyi olmasa bile yine de onların yerinde olmadık- Tarina sevineceklerdir.
Sayfa 87
302 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.