Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Miheil Cavahişvili
Miheil Cavahişvili Yorumları ve İncelemeleri
Miheil Cavahişvili yorumları ve incelemelerini, Miheil Cavahişvili kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Miheil Cavahişvili puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Madrabaz Kvaçi gerçekten tam bir madrabaz.. Zaman zaman çok kızıp sinirden yanımda olsa üstüne atlar boğardım dediğim, zaman zaman haline üzüldüğüm (hasta ruhlu olduğu için) bir tip KVAÇİKO.
Gürcistan da doğan Kvaçi Kvaçantiradze gezmediği ülke dolandırmadığı insan kalmıyor. Yaşlısından gencine, devletinden soylusuna, fakirinden zenginine herkesi herkesi "şey ediyor" (dolandırma deyimi kitapta şey etmek olarak geçiyor :)) Bulunduğu yerde güçlü kimse, onun yanında kvaçiko. Savaş mı çıktı? bulunduğu ülkeye kim saldırdı? hemen onun yanında olduğunu bildiren bir cemiyet kuruyor imza topluyor hop onun yanında. Iğne deliğine soksanız ordan bile bi şekilde kurtuluyor. Vicdan merhamet zerresi yok. Kızları öyle bi kandırıp bırakıyor ki hah buna aşık oldu diyorum nerdeeee aşk onun için ne ki varsa yoksa para. Para için satmayacağı insan yok. Arkadaşları da var yanında ona yardakçı ama kimisi yanında kimisi yanında gözüküp sırtından bıçaklıyor. E burda da bi atasözü ortaya çıkıyor "kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan" :)
Aslında ben biraz da ailesinde suç buldum kvaçinin zorla sahte yolla soyluluk ünvanı alan babası illaki gittiğin yerde kim zengin onun yanında dur oğlum, Kim soylu onun yanında ol dedikçe çocukluktan beri onun için tek kriter bu oldu dostlukmuş sevgiymiş insanlıkmış bunları öğretmedi babası. O yüzden biraz da çocuklar hamur gibidir ya nasıl şekil verirsen öyle şekil alır. Bu yüzden de iyi bi öğreticiydi.
Gürcü edebiyatından okuduğum ilk kitap. Severek okudum. Tavsiye ederim.
Sana Lambalo Diyebilir miyim?
Gürcü Edebiyatı her gün okuduklarımızdan değil. En azından benim için. Kitabın sayfalarını çevirmeye karar verirseniz; edebiyatın sadece bir kaç ülkeye mahsus bir durum olmadığını daha net söylemek gerekirse edebiyatı neticede ülkelerin değil insanların ürettiğini görmek keyfine ulaşacaksınız.
Hikaye İran sınırları içinde ama İran'ın en güçsüz olduğu dönemde 1. Dünya Savaşı sonlarına doğru Urmiye Gölü civarında geçiyor. Bize samimiyeti, düşmanlığı, çıkar için din dahil her şeyi ortaya koyabilecek insan kılıklıları kısaca hayatı anlatıyor.
Kahramanımız; Ruslar, Müslümanlar, Gürcüler, Hristiyanların, Azeriler, Osmanlılar kısaca her din ve milletten insanın yaşadığı kırsalda bir şehirde bulunan Kızıl Haç'a ait bir hastaneye başhekim olarak gönderilir. Ancak gördükleri hastalardan çok hastalıklı güç savaşlarıdır. Bunlarla başa çıkmak için verdiği mücadeleyi sürükleyici bir kurgu içinde okuyoruz.
Mutlaka okunmalı.
Bu hikaye giriş ve gelişme açısından günümüz dünya gerçeklerini anlatıyor. Din kılıfı altında çirkin davranışlar, menfaat ilişkileri arasında ezilen biçare halk... Ne var ki sonuç bölümü dünya gerçeklerinden başka bir boyutta. Bana idealize edilmiş bir son gibi geldi.
Çok zevkle okudum. Sürükleyici, etkileyici bir kitap.
Akıcı, pastoral, (ama) fazla gelenekçi
Uzun zamandır okuduğum en akıcı kitaptı. O kadar rahat, o kadar zahmetsiz bir şekilde okudum ki ne zaman başladım ne zaman bitirdim anlamadım. Dili de çok eski metinlerin dili gibi, bazı yerlerde Gılgamış tarzı anlatımlar var. Şehirli ana karakterimiz, dağda kaybolup eski arkadaşının köyüne denk geliyor. Ama bu köy bilinen bi köy değil, Sovyetler'den gizlenen köy halkı eski ortaçağ gelenekleriyle yaşıyor hayatlarını. Modern hayata dair nerdeyse her şeye çok yabancılar. Ana karakterin köydeki hayatını, araya şehirdeki eski hayatından kesitler koyarak anlatmış yazar.
Çok severek okudum, ama bir noktası beni çok rahatsız ediyodu. Belki de ortaçağ geleneklerine sıkı sıkı bağlı olmalarından dolayı, kitapta kadın-erkek ayrımı çok keskin. "Erkekler şöyledir ve kadınlar böyledir, çünkü hep böyle gelmiştir ve hep böyle gidecektir" gibi bi havası var. Hatta ana karakterin eski eşi üzerinden sanki kadın-erkek eşitliğini savunan herkes yanlış düşünüyormuş gibi yansıtılmaya çalışılmış gibi geldi bana. Ana karakter bi yandan gelenekleri sorguluyoken bi yandan bu noktayı umursamıyor, bu garip geldi.
Lambalo ve Kaşa hem yazarı Miheil Cavahişvili'den hem de Gürcü edebiyatından okuduğum ilk kitap oldu.
Kitaptaki olaylar Urmiye Gölü çevresinde geçiyor. Kitabın 1925'te yazıldığını düşünürsek tasvirleri masal gibi. İnternetten bulduğum görseller de müthiş ama gölü o zaman görüp böyle anlatmak vardı...( Urmiye de günümüzde tehlike altındaymış ve
İlk defa gürcü yazardan bir kitap okuyorum. Tuhaf bir deneyim oldu sevdim kitabı. Fakat sesli kitap olarak okurken başlarda çok fazla alt yazı olması ve bunların her birinin okunması biraz itici geldi. Okunmasaydı da eksik kalırdı. Yani bilemedim. Amaaa yarıdan sonrası sular seller gibi. Çok güzel çok şahane. Aktı gitti. Güzel bir deneyimdi.
#Okudumbitti
#LambaloVeKaşa
"Bakın, şu dağların ardında gerçek bir savaş sürüyor. Fakat acımasızlık ve hırs üzerinden seyreden buradaki savaşın oradaki savaştan geri kalır yanı yok."
Gürcü edebiyatı...
Lambalo, cesur , adil , halkın yanında olan , halkın sesi olan bir karakter .
Kaşa, oldukça düzenbaz, kendi çalıp başkası çaldı diyen , yaptığı kötülükler sonunda hapse girip, misyonerler tarafından kaçırılan ve İran da 1. Dünya savaşı sonuna doğru Ürmiye gölü dolaylarinda yaşayan halka zulmeden , misyonerlik faliyeti adı altında halkı sömüren bir karakter .
Ruslar, Gürcüler, Azeriler, Iranlılar, Osmanlılar , Hıristiyanlar, Müslümanlar in bulunduğu Ürmiye bölgesinde Kızıl Haç a ait hastaneye atanan bir Doktorun oradaki savaşla ya da yaralılara değilde, cahilliğin sömürünün, ayrımcılığın, köleliğin kol gezdiği zihinlerle savaşmasını anlatıyor kitap.
Insanlığa sıginanlarla, insanlığı sömürenlerin savaşı... Irk, din, millet ayrımının yapıldığı , vicdansizligin hat safhada olduğu, iyiliğin aralarda gezinmeye çalıştığı ve sonunda yapılanın cezasız kalinmayacagini yine de öfkenin ve hırsın dinmedigi bir hikaye ...
Canım Lambalo,
Vicdansız Kaşa,
Çaresiz Doktor !
Tanışın derim .
Gürcü edebiyatının önde gelen yazarlarından Mihail Cavahişvili tarafından 1925 yılında yazılan Lambalo ve Kaşa Birinci Dünya Savaşı sonrası Urmiye gölü civarında geçen olayları ele alıyor. Savaşın insanların hayatlarını nasıl cehenneme çevirdiği, milliyetçilik ve dinin yanlış insanların elinde nasıl bir silaha dönüştüğü, insanlara nasıl zarar verdiği yaşanan olaylarla gözler önüne seriliyor kitapta. Sıradışı karakterler üzerinden hem iyiliğe hem kötülüğe tarihi olayların arka planında ayna tutuluyor. Sayfalar ilerledikçe kötülüğün bir sınırı yok mudur diye düşünmeden edemiyor insan. İnsanın içini sızlatan olayların da yer aldığı bu kitabı çok severek okudum. #kitapyorumu #kitaptavsiyesi #gürcüedebiyatı #parisyayınları #lambalovekaşa
416 syf.
7/10 puan verdi
Hikaye güzel fakat tek sorun çok fazla isim olması ve bu isimlerin gürcü isimleri olması biraz karışık hale gelebiliyor zaman zaman. Ben biraz rötarlı okudum, çok ara verdim belkide o yüzden isimlerde zorlandım. Sonuç olarak Gürcü edebiyatını merak ettiğim için okudum bu eseri. Tavsiye ederim.
#pikareskroman seviyorsanız kaçırmayın derim Kitabın baş karakteri Kvaçi Kraçantiradze çok acayip bir adam hemde çok acayip
#madrabazkvaçi
#miheilcavahişvili
kitaptan bir alıntı
"Kvaçi akıllının yanında akıllıydı. Ağırbaşlının yanında ağırbaşlı, şakacının yanında şakacı, kasavetlinin yanında kasavetli, neşelinin yanında neşeliydi. Güçlünün yanında itaatkâr, yağcı, kibar ve güler yüzlüydü. Eğer gerekli olursa, kötünün ve şımarığın yanında alçakgönüllü ve uysal da olabilirdi. Zayıfın yanındaysa cüretkâr, dik kafalı ve hırçın; açık sözlünün yanında hilekâr, riyakâr ve ikiyüzlü; ikiyüzlünün yanında on yüzlü; meşenin yanında kamış, kamışın yanında meşe; demirin yanında pamuk, pamuğun yanında demir oluyordu."