Müge Arbak 1970 yılında doğdu. Çocukluğu ve gençliği farklı şehirlerde geçti. Okumayı öğrendiği andan itibaren kitaplarla kurduğu dostluk güçlenerek devam etti. Üniversiteyi Eskişehir’de okurken öykü yazmaya başladı. Mezun olup, Ankara’ya döndüğünde yazmak artık hayatının bir parçası hâline gelmişti. Yazdığı öyküler çeşitli edebiyat dergilerinde yayımlandı, aynı dönemde editörlük yapmaya başladı. Yazma tutkusu, ilerleyen yıllarda onu daha çok yazmaya ve daha çok okumaya yönlendirdi. Bu uzun süreçte yazmayı bırakıp yeniden başlamayı; kalemin gerilemesini, ilerlemesini, tıkanmasını, tekrar açılmasını; kısacası yazmanın zorluklarını ve yazmak isteyen bir insanın yaşadığı tüm iniş ve çıkışları deneyimledi. Zaman içinde aynı durumda olan diğer kişilerin yaşadıklarını da gözlemleme fırsatı buldu. Yazma isteği olan insanların da benzer sorunlarla karşılaştıklarını ancak bunları nasıl aşacaklarını, yazma işini nasıl sürekli hâle getireceklerini ve nihayetinde bu çabalar doğrultusunda bir sonuca doğru nasıl ilerleyeceklerini bilmediklerini fark ettiği zaman Farkındalık Yazarlığı Yazı ve Yazarlık Atölyesini kurmaya karar verdi. 2017 yılında kurulan atölyenin altıncı ayında, geliştirici editörlüğünü yaptığı “Tüy Dergi”yi yayımlamaya başladı ve bu dergi projesi üç yıl boyunca devam etti. 2021 yılında, atölye çalışmalarında üretilen yazılarla oluşturulmuş öykü kitaplarının editörlüğünü yaptı. Aynı yıl “Anlat Dedi Hayat” isimli öykü kitabı Bireysel Bilgelik Yayınlarından yayımlandı. 2022 yılında "Yaratıcı Yazarlık: Yazma Hayalini Gerçekleştirmek" isimli kitabına imzasını attı. 2024 yılında "Yaratıcı Yazarlık: Hayal Gücüyle Yazmak - Daha İyi Kurmacalar Yazmak için Hayal Gücünüzü Nasıl Kullanmalısınız?" başlıklı üçüncü kitabı raflardaki yerini aldı. Müge Arbak, kurucusu olduğu Farkındalık Yazarlığı Atölyesinde yaratıcı yazarlıkla ilgili eğitim ve atölye çalışmaları düzenlemeye devam etmektedir.
Herkese merhaba ️ Bugün size harika bir öykü kitabı ile geldim. İçerisinde 19 öykü bulunan kitabımız, hayatın içinden hepimizin çok iyi bildiği, bazen kızdığı, bazen sevdiği insanların hikayelerini anlatıyor. Her hikayede hepimizin bildiği, yaşadığı olayları sade bir üslup ile anlatıyor. Ben en çok ‘Ev Gibisi Yok’ hikayesini sevdim. Emekli olduktan sonra rahata kavuşmak isteyen Haluk Bey’in karısı tarafından sürekli rahatsız edilmesini, o çok istediği emeklilik hayatını nasıl zindana çevirildiğini okuyoruz. Aslında hepimizin istediği çalışma hayatından uzak ve stres olmadan yaşayacağımız bir hayat ama bazen etrafımızda ki insanlar bizi istedikleri kalıba sokmaya çalışıyor. Buna bazen dur diyebilsekte bazen maalesef sessiz kalıyoruz...
Ben genel anlamda çok sevdim kitabı, öykü sevenlere kesinlikle tavsiyemdir.
#kitapyorumum
Öykü yazmak da tıpkı şiir yazmak gibi ustalık ister. Konuyu 2-3 sayfaya sığdırmak kolay değildir. Romana benzemez. Karakterler tam oturmalı, duygu ve mesaj tam olarak okuyucuya geçmelidir. Ve sonrasında sanki karakterlerin tüm hayatını biliyormuş gibi hissediyorsanız gerçekten başarılı bir öykü okudunuz demektir. 19 öyküden oluşan Anlat Dedi Hayat ta tam böyle bir kitap. Duygu durumları ile karakterler sanki yanıma oturdu ve anlattı gitti.
Paylaşmak Güzel Şey ve Üçe Beşe Bakmadan ile kadınlar altın günü örneklemesi ile gülümsedim. Çıkmaz Sokak ,Basri Bey , Üzüm Hoşafı ile hüzünlendim, Defterler ile belki biraz kendimi buldum, Aynı Renk ile evebeyn baskısını üzerimizde hissettim, Kabahat ile kitap yazmalımıyım gerçekten diye sorguladım. Bir yazar özgür olmalı ki ortaya herkesin takdirini toplayan bir eser çıksın. Ailem, arkadaşlarım, akrabalarım okuyunca ne derler diye düşünüp, Nizamettin gibi hırsını çizgisiz kalın defter ve pahallı dolma kalem setinden çıkarmamak gerekir.
Buraya sığdıramadığım daha nice öyküler için kesinlikle tavsiye ediyorum okumalısınız. Müge hanımın kendine has üslubuna hayran kaldım.