Muhammed Sıddık Haşimi

12 Tarikat Piri ve Tasavvuf Yolu yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
1
Okunma
0
Beğeni
203
Görüntülenme

Hakkında

Kutbüzzaman Sultanü’l-Arifin Şeyh Seyyid Muhammed Sıddık Haşimi bin Bekir bin Sıddık bin Bekir bin Mehmed Hazretleri, hicri 1328, miladi 1912 yılında Kırşehir’in Çiçekdağı İlçesi’ne bağlı Büyükteflek Köyü’nde doğdu. M. Sıddık Haşimi Hazretlerinin babası Seyyid Bekir Efendi, Büyükteflek Köyü ve civarında mültezim olarak devlet görevi yapmakta iken, 1921 yılında, ülke genelinde otorite boşluğu nedeniyle ortaya çıkan eşkıyalardan Çiçekdağı havalisinde eşkiyalık yapan bir grubun saldırısına uğramış ve onlar tarafından şehit edilmiştir. Seyyid Bekir Efendi’nin şehadeti sonrasında eşi Esma Hanımefendi, henüz 20 yaşlarında olan büyük oğlu Haşim Efendi ve diğer 6 küçük çocuğu ile birlikte garip ve kimsesiz kalmış, o çileli yıllarda, bin bir zahmet ve meşakkatle çocuklarını büyütmüştür. M. Sıddık Haşimi Hazretlerinin çocukluk yılları ağabeyleri Haşim, Hüseyin Hüsnü ve kardeşleri Süleyman Sırrı, Mehmed Emin ve Hanefi Efendiler ve kız kardeşi Nuriye Hanım ile birlikte Büyükteflek Köyü’nde geçmiştir. Kendileri, diğer kardeşleri gibi ilk eğitimini köyünde almıştır. M. Sıddık Haşimi Hazretleri, sonraki yıllarda memur olan bazı kardeşleri ile birlikte baba ocaklarından ayrılarak Çiçekdağı ve bitişik komşu ilçe olan Yozgat’ın Yerköy ilçesi’ne yerleşmiştir. M. Sıddık Haşimi Hazretleri, evliliğini memleketinin köklü bir ailesinden gelen Kezban Hanımefendi ile yapmıştır. Bu evliliklerinden Ali, Muzaffer, Selami, Necati, Ahmet ve bir yaşında iken vefat eden Mesut isminde oğulları olmuştur. Ayrıca Münevver ismini verdikleri bir kızları olmuş, ancak bu kızları 9 aylıkken vefat etmiştir. Allahü Teala Hazretleri, kendilerine bir kız evlat daha bahşedince, yeni doğan bu kızlarına da Münevver ismini vermişlerdir. Ne yazık ki, yeni doğmuş olan Münevver de maalesef 6 yaşında vefat etmiştir. Her şeyi hakkıyla bilen Rabbimiz, kendilerine üçüncü defa bir kız çocuğu daha vermiş ve M. Sıddık Haşimi Efendi Hazretleri de bu kızına yine Münevver ismini koymuştur. M. Sıddık Haşimi Hazretleri, Yerköy’de manifatura dükkânı açmış ve uzun yıllar bu işi yaparak aile geçimim sağlamıştır. M. Sıddık Haşimi Hazretleri, küçük yaşlarından itibaren büyük bir aşkla ilim öğrenmeye çalışmıştır. Gençlik döneminde Kayseri’ye gelerek oradaki alimlerden klasik dini ilimleri öğrenmiştir. Osmanlı Türkçesini bilen ve günlük yaşamında kullanan M. Sıddık Haşimi Hazretleri, ayrıca, Yerköy’de Şekerci Hoca olarak maruf Şemseddin Hocaefendi’den Arapça’yı öğrenmiştir. M. Sıddık Efendi Hazretleri, derin bilgisi, etkileyici hitabeti, büyük ufku ve bitmez şevki ile çok önemli ve anlamlı hizmetler yapmış ve insanların gönüllerini fethetmiştir. Yerköy’de başlıca Sanayi Camii olmak üzere, çeşitli camilerde fahri imam hatiplik yapmıştır. M. Sıddık Haşimi Hazretleri, her zaman birleştirici bir maneviyat insanı olmuş; çevredeki Sünni ve Alevi köylerinde insanların aralarını bulmuş, dargınlıkları gidermiş ve müminlerin kardeş olduğunu kendilerine en güzel surette anlatmıştır. M. Sıddık Efendi Hazretleri, vefat edinceye kadar, yılmaz bir insan olarak, durmadan çalışmış, Allah’ın dinine yardım etmiştir. Hayatı boyunca, sayısız hayır işinin başlanıp bitirilmesine vesile olmuştur. Örnek vermek gerekirse, memleketindeki birçok cami ve mescidin yapılmasında bizatihi hizmetlerde bulunmuş, fakir ve yetim gençlerin evlendirilmesinde, evi olmayanlara ev yaptırılmasında ve işi olamayanlara iş bulunmasında öncülük yapmıştır. Dualarıyla sayısız insanın sağlığına kavuşmasına vesile olan, yaşlı, genç, hatta çocuk herkesin gönlünü kazanan Muhammed Sıddık Haşimi Hazretleri, tam bir gönül ve maneviyat eri olarak, tertemiz ve hizmet dolu bir hayat sürmüş, miladi 16 Kasım 1988, hicrî 6 Rebiülahir 1409 tarihinde, kendisini sevenleri üzüntü içerisinde bırakarak, en büyük dostu Rahman’a kavuşmuştur. Mübarek naaşı, Yerköy şehir mezarlığındaki aile kabristanına defnedilmiştir.
Tam adı:
Kutbüzzaman Sultanü’l-Arifin Şeyh Seyyid Muhammed Sıddık Haşimi bin Bekir bin Sıddık bin Bekir bin Mehmed
Doğum:
Çiçekdağ, Kırşehir, 1912
Ölüm:
16 Kasım 1988

Okurlar

1 okur okudu.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Mevlana Hazretleri'nin buyurduğu gibi, hamur nasıl fırına konulmadan ekmek olmazsa, insan da hayatta çile çekmeden, hayatın zorluklarına sabretmeden, insanların en kıymetlileri olan peygamber ve velilerin çektiği çileleri çekmeden başarıya eremez.
Sayfa 38
Reklam
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok