Veterinerlik, milletvekilliği, cephelerde nutuklar, isyanların bastırılması gibi görevlerle 20 yıldan fazla devlet görevi yaptığı halde Mehmed Akif’e maaş da bağlanmamış, yazdığı gazete İstiklal Mahkemeleri’nce kapatılmıştı. O artık işsiz, dahası ‘mürteci’ bir kişidir. ‘Sakıncalı’ biri olarak görülmeye çoktan başlanmıştı bile.. İşte bu manzara karşısında kesin kararını verecek ve 1925’te Mısır’a gidecektir. Vefat edeceği yıl olan 1936’nın 16 Haziran’ına kadar da çok sevdiği yurduna dönmeyecektir artık. Milli Mücadele’nin bitmesi ve Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte, büyük bir ayrışma, büyük bir kopuş yaşanıyordu.. Türkiye’nin yönetimi artık muhalefetsiz bir iktidarı öngörmekte, İsmet Paşa’nın ifadesiyle, ‘Muhalefet ihtilal’ olarak görülmekteydi. Gazeteci Zekeriya Sertel o dönemi; “Gazeteler telefonla verilen emirlerin dışına çıkamazlardı. Tek kelime ile, halk nefes alamıyordu.
Havasızlıktan ve hürriyetsizlikten boğuluyordu” ifadesiyle anlatacaktı.
(Hıfzı Topuz, Türk Basın Tarihi, sh. 155, Remzi Kitabevi 2003)
Rejime yakın duran gazeteler ise, İslam’ı,Müslümanları tahkir eden, Osmanlı’yı aşağılayan yazı ve çizimlere yer veriyordu.