Mesela; Hanefi fakihlerin, buluğ çağına gelmiş ve temyiz kudretine sahip bir kızın, malı konusundaki tasarruf yetkisine kıyasla velinin iznine ihtiyaç olmadan, kendi iradesiyle evlenebileceğine hükmetmeleri, yani şahsı hakkındaki tasarruf yetkisini, malı hakkındaki tasarruf yetkisine kıyas etmeleri, diğer mezhepler tarafından kıyas mea 'l-fárik olarak değerlendirilmiştir. Onlar, kadının malla ilgili tasarrufları sadece kendisini ilgilendirir, ama nikâh gibi şahsına ait tasarrufu kadının kendisiyle ilgili olduğu kadar, onun ailesiyle de ilgilidir, demişlerdir.
şayet akıl, aslının hükmünün illetini kavrayamazsa, bu durumda kıyas yapmak da mümkün olmaz. bunun içindir ki alimler teabbudi/ibadetlerle alakalı olan hükümlerde kıyas yapılmaz, demişlerdir.