Türk bilginlerinin en büyüklerinden biridir. Adı Ahmet’ti, «Ahmet Dede Efendi» diye anılırdı. «Müneccimbaşı» olarak tanınmıştır. Konya Ereğlisi’nden Lûtfullah Ağa’nın oğludur. Selânik’te doğdu. İstanbul’a geldi. Devrinin bütün bilgilerini eksiksiz olarak öğrendi. 1665’te IV. Mehmet’in müneccimbaşısı oldu. 1687’de IV. Mehmet’in tahttan indirilmesiyle görevinden uzaklaştırıldı. Kahire’de, Mekke’de, Medine’de müderrislik (profesörlük) yaptı. Mekke Mevlevîhanesi şeyhi olarak orada öldü; Hz. Hatice’nin ayak ucuna gömüldü.
Müneccimbaşı’nın kendisine uluslararası ün sağlayan muazzam eseri, hayret edilecek bir bilgiyle yazdığı Arapça «Câmî’u’d-Düvel» adlı 3 büyük ciltlik genel İslam tarihidir. Burada eski Türk devletleriyle Osmanlı devleti hakkında verilen bilgi, bir kısmı bugün kaybolmuş kaynaklara dayandığı için, olağanüstü önemlidir. Eser, 1672’ye kadar gelir.
Bu eser, şair Nedim’in başkanlığında bir heyet tarafından «Sahâifu’l-Ahbâr» adiyle Türkçe’ye çevrilmiştir. Lâtince, Almanca, Rusça ve başka dillere kısaltılmış çevirileri de vardır. Müneccimbaşı «Aşık» mahlası ile şiirler yazmış; birçok konular, bu arada Türk müziği üzerine, eserler vermiştir.
Yıldırım Han'ın gönlü aşk ve muhabbetine öyle bağlandı ki, memleket işlerini, cihad ve gazayı ihmal etti. Bu hilekarın yoldan çıkarmasıyla şarap içti, eğlence meclisleri tertip eyledi. Böylece cedlerinden kimsenin yapmadığı kötülüğü yaptı. Bütün bu işlerde Ali Paşa da, Sultan'a yardım etti. Zulüm ve kul hakkından başka her günahım tevbe edilince affolunacağını söylerek padişahı içki ve eğlence âlemlerine teşvik etti. Rüşvet ve fesad kapıları ardına kadar açıldı, zulüm yapıldı. Bilhassa kadılar rüşvet almakta, zulümde ve memleketi tahrib etmede haddi aştılar.
İş tamam olup takipçiler ve Osmanlı ordusundan kaçanlar geri dönünce Sultan kaçanların bir kısmının öldürülmesini bir kısmının da kadın kılığına sokularak teşhir edilmesini emir buyurdular.
Timur, Yıldırım Han'a defalarca elçi göndererek dost olmak ve kendileriyle anlaşmak istediklerini bildirdiyse de, Yıldırım Han, her defasında sert ve şiddetli cevaplar verdi.
Müneccimbaşı Ahmed Dede, 17. yüzyıl Osmanlı döneminde yaşamış bir müneccim ve tarihçidir. En tanınmış eseri, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşundan 17. yüzyılın başlarına kadar olan dönemi ele alan "Tarih-i Cedid-i Münecessü’ş-Şuûn ve’l-Bilâd" adlı eseridir. Bu eser, Osmanlı tarihine dair önemli bir kaynak olarak kabul edilir ve dönemin siyasi, sosyal ve kültürel olaylarını detaylı bir şekilde ele alır. Müneccimbaşı Ahmed Dede, tarihçi olarak Osmanlı'nın kuruluşunu ve yükselişini anlatır. Gazilerin bu uğurda verdikleri savaşları ve sıkıntıları anlatır.
Müneccimbaşı TarihiMüneccimbaşı Ahmet Dede · Tercüman Yayınları · 19774 okunma
Müneccimbaşı Ahmed Dede, 17. yüzyıl Osmanlı döneminde yaşamış bir müneccim ve tarihçidir. En tanınmış eseri, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşundan 17. yüzyılın başlarına kadar olan dönemi ele alan "Tarih-i Cedid-i Münecessü’ş-Şuûn ve’l-Bilâd" adlı eseridir. Bu eser, Osmanlı tarihine dair önemli bir kaynak olarak kabul edilir ve dönemin siyasi, sosyal ve kültürel olaylarını detaylı bir şekilde ele alır. Müneccimbaşı Ahmed Dede, tarihçi olarak Osmanlı'nın kuruluşunu ve yükselişini anlatır. Gazilerin bu uğurda verdikleri savaşları ve sıkıntıları anlatır.
Müneccimbaşı TarihiMüneccimbaşı Ahmet Dede · Tercüman Yayınları · 19778 okunma