Bil ki hak, kendisine tabi olan kişilerin sayısıyla bilinmez... Ancak kişiler, hak ile bilinir... Hak mü'minin yitik malıdır ve aradığıdır. Paçalarını sıyır ve yürü. Allah, sakınanların dostudur.
"Yeryüzünde fitne, şirktir. En büyük bozgunculuk ise, Müslümanın kafirle, itaat edenin de asiyle karıştırılmasıdır. Bu yapıldığında İslam nizamı karışır, Tevhidin hakikati yok olur ve büyüklüğünü ancak Allahu Teala'nın bilebileceği bir şer ortaya çıkar. Kişinin İslam'ının istikamet üzere olması, iyiliği emir ve kötülüğü yasaklama emrinin yerine getirilmesi ve cihad sanca- ğının yukarıya kaldırılması ancak Allah için sevmek, Allah için buğzetmek, Allah'ın dostlarını dost edinmek ve düşmanlarını da düşman edinmekle mümkündür.
Sonuç olarak, Demokrasi bir tağuttur. Allah'ın kitabına itibar etmediği için bir tağuttur. Resulullah'ın sünnetini bir kenara fırlattığı için bir tağuttur. Çoğunluğun görüşü Allah'ın vahyinden daha üstündür dediği için bir tağuttur. Demokrasiye göre kendi kutsal kitapları, yani anayasaları, Allah'ın kitabından daha faziletli, daha kymetli ve uyulması gereken tek kitap olduğu için bir tağuttur. Ve senin Müslüman olabilmen ve ebedi saadete erişebilmenin tek şartı öncelikle demokrasi tağutunu inkar etmene bağlıdır. Eğer demokrasi tağutunu inkar etmez, onun sana emrettiği şeylerden uzak kalmazsan, kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa sarılman, yani İslam'a girmen ve Müslümanlardan olman kesinlikle mümkün değildir.
Ey Demokratlar! Bilin ki; "Biz sizden de taptıklarınızdan da beriyiz." Bizim dinimizde insanları bağlayan, mutlak uyulması gereken tek söz, sadece Allahu Tealâ'nın kitabı ve Resulü'nün sünnetidir. Bizler ancak Allah'ın indirdiği hükümlere itaat eder, tabî oluruz. O'nun indirdiği esaslara aykırı ne bir görüş ne bir düşünce, ne bir söz ne de bir kanun ve hükme uymayız. Biz sizden de, demokrasi dininizden de, kutsal kitabınız anayasanız- dan da beriyiz. Siz sadece Allah'ın hükümlerine dönünceye kadar sizinle bizim aramızda ebedi kin, nefret ve düşmanlık vardır.
demokratik sistemin aslı, beşerin beşere kulluk ve köleliğidir. Bununla beraber insan bu sistemde, mala, mülke, kendi hevasına ve dünya ziynetine kölelik yapmaktadır.
Kuran sözlü kültürün ürünüdür. Sözlü kültür dinlenilmek için vardır.
Yazılı kültür ise okunmak için vardır.
'Kuran sözlü kültüre aittir.
Okunmayı değil dinlenilmeyi bekler.'