Murat Soylu kitaplarını, Murat Soylu sözleri ve alıntılarını, Murat Soylu yazarlarını, Murat Soylu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bizim tarihimiz büyük bir tarihtir. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki tarih her zaman iyi niyetlerin, güzel sözlerin, temellerin şekillendirildiği bir süreç değildir. Tarih, güç ve sıkıntılı kararların alındığı, acıların yaşandığı, bedellerin ödendiği çok karmaşık bir süreçtir. Bu sadece bizimle ilgili değil, insanlık tarihinin tümüyle ilgili bir süreçtir. Ama şunu hepimizin bilmesi gerekir ki, bizim görevimiz tarihten husumet çıkarmak değildir. Görevimiz özellikle kendi tarihimizden, düşmanlık, nefret, kızgınlık ve kuşku çıkarmak değildir. Bizim görevimiz tarihimizi doğru anlamaktır. Acısını, tatlısını, iyisini, kötüsünü elbette bütün gerçekliğiyle görmektir ve o tablo karşısında gerekeni yapma sorumluluğundan kaçmamaktır. Ama bunun ötesinde temel sorumluluğumuz, tarihimizden çatışma değil, barış çıkartmaktır. Düşmanlık değil sevgi çıkartmaktır. Karşıtlık değil dayanışma, bütünlük, birlik çıkartmaktır. Eğer böyle bir anlayışla geçmişimize bakarsak, bundan geleceğe yönelik olarak dayanışma, barış, kardeşlik çıkarmamız mümkündür ve bu sağlanmalıdır.
Büyük lider Alparslan Türkeş, seni anlatmak kolay değil. Kitabı okurken seni daha iyi tanımak harika bir lütuf sen zaten Atatürk'ten sonra benim için tek lidersin. Seni yok yere sürgüne yollamarı çektiğin onca çile. Darbeyi yapmadığın halde sana yüklemeleri, Menderes'i idamdan kurtarmak için sarf ettiğin çaba ama senin mektubunu yazdıklarını dinlemeyip yinede almaları. Seni hücreye atıp tırnaklarını sökmeleri yinede davandan vaz geçmemen. Sırf ülkücüler diye ülkücülere ve sana yapılan işkenceler ve ölüm. Sen vefat edince senin arkandan ağlayan milyonlarca insanlar. Seni sen olmayınca kıymetini bilenler. Ama sen ölmedin sen bizler için bir şehitsin vatanın uğruna ülkün turan uğruna yaptığın çabalar. Yüce lider sen yatakta değil ayakta şehit oldun.
Bizim savunduğumuz Dokuz Işık'çı sistemin hedefi Türk Milletinin her ferdinin mülk sahibi yapmaktır. İnsanlık âleminin en şerefli bir ailesi Türk Milletidir. Dokuz Işık demek? Türk ülküsü demektir. Türk töresi, Türk ülküsünün ayrılmaz parçasıdır. Ülküsüz insan çamurdan farksız bir varlıktır. Ahlakçılık anlayışımız, Türk Ahlakı ve Müslümanlık inancından meydana gelmiştir. Bir fikre, bir ideolojiye, kendisinden daha üstün bir fikirle karşı çıkılır. Karşı fikir kaba kuvvetle ezilemez. Türklük bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur. Ruhsuz beden ceset olur. Fikir, iman, Ülkü aşkı... İnsanları güçlü yapan bunlardır. Türk adı taşıyan herkes bizim sevgi ve ilgimizin çevresi içindedir.
Türkçüler Günü olan 3 Mayıs (1944) büsbütün ayrı bir düşüncenin sonucudur. İç düşman olan, kılık değiştirerek milletin içine giren ve hükümetin gahletinden yararlanan komünizme karşı Türkçü gençlerin bir uyarma yürüyüşüdür. Gençliğimizi büyük bir savaş beklemektedir. Bozgunculuğa, tembelliğe, ahlaksızlığa, cehalete, yalancılığa karşı büyük bir savaş. Ülkücüler, insanlık âlemi içinde ne uşak olmayı, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır.
Kendi benliğinden uzaklaşan, kendi benliğini hor gören, kendi kendini beğenmeyen, başkalarını kendinden üstün zanneden, başkalarını kopya etmeyi marifet sayan bir millet kendini kaybetmiş, çoktan ölmüş olur.
Bir millet milli ahlak sahibi olarak, kendi dinine, imanına, ahlakına, adetlerine, tarihine, geleneklerine sahip olarak ancak gücünü kuvvetini muhafaza edebilir, yükselebilir.
Başbuğa göre milletler para ile değil, ilimle, imanla, ahlakla kurulmakta; medeniyetler parasızlıktan değil ilimsizlik, imansızlık ve ahlaksızlıktan çöker.