15 Nisan 1933 tarihinde, Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde doğdu.
Okuma yazmayı okula başlamadan önce öğrenen Özdağ, ilköğrenime altı yaşında iken girdi. İlk ve ortaokulları Kayseri’de tamamladı. 1947’de girdiği Kuleli Askerî Lisesi’ni 1950’de, ardından Kara Harp Okulu’nu 1952’de, Meslek Hazırlama Sınıfı ve Piyade Okulu’nu 1953-54’te, birincilikle bitirdi. Harp Okulu’ndan sonra başladığı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni, bu Fakültede iken DTCF’de devam ettiği Fransızca Dil Kursunu ve Türk Devrim Tarihi derslerini de 1956’da tamamladı. Ankara Hukuk Fakültesini de tamamladı. Subaylığın yüksek lisans eğitimi olan piyade uzmanlık öğreniminden sonra, askerliğin ‘doktora’ kurumu demek olan ‘Harp Akademisi’ni de hem birinci olarak, hem de o zamana kadar yetişmiş ‘en genç kurmay’ olarak bitirdi (1958–60).
Öğrenim hayatını böylece, başarılarla noktalayan genç kurmay, kendisini 27 Mayıs 1960’daki darbe eyleminin içinde buldu. Bu eylemin tasarım ve yürütme evrelerinin ön safında görev aldı. Eylemden sonra kurulan ‘Millî Birlik Komitesi’nin üyelerinden biri oldu. TBMM görevini üstlenen o Komite için “Geçici Anayasa ve İçtüzük”ü hazırladı. MBK’nin başkanlık divanı üyeliği ve basın sözcülüğü görevlerini üstlendi.
Özdağ, Millî Birlik Komitesinde kurulun beyni gibi çalışırken, 13 Kasım 1960’taki ‘iç darbe’ sonucunda 13 arkadaşı ile birlikte Komite üyeliğinden ve yurttan uzaklaştırıldı. Kendisine Tokyo’da “Hükümet Danışmanlığı” görevi verildi. Orada kaldığı 1961–62 yıllarında Japon Modernizasyonu üzerine araştırmalar yaptı ve Türkiye için modern, milliyetçi ve inkılâpçı bir siyasî parti programı hazırladı.
Özdağ, 1963 yılında yurda döndü ve kendisi gibi yurda dönen kader arkadaşları ile birlikte ve Türkeş’in yanında, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ne girdi. 1965 seçiminde Afyon Milletvekili olarak TBMM’de görev aldı. Siyasî hayattan beklediği hizmet imkânını bulamadığı için 1969 seçimine girmedi
1971’de siyasetten ve MHP’den ayrılarak serbest avukatlığa başladı. Türkiye ve Türk Dünyası ağırlıklı bilimsel çalışmalara yöneldi. Türk Dünyası ülkelerine kültür hizmetleri götürülmesi için çalıştı. Ülkemiz insanının ilgisini 70’li ve sonraki yıllarda yurdumuzu tehdit eden komünist, bölücü düşünce ve eylemlere karşı uyarmak için kitapçıklar çıkarıp dağıtmağa, değişik yurt köşelerinde ve kurumlarda konferanslar vermeğe başladı. Bu arada Türkiye-Azerbaycan Dostluk Derneğini kurdu ve yönetti.
5 Şubat 2002 tarihinde Ankara'da öldü. Prof.Dr. Ümit Özdağ'ın babasıdır.
Türkiye aydınlarında, Türkiye’yi yöneten kadrolarda Atatürk dönemi aydınlığı sonrasında Türk Dünyası kavram ve anlayışının, gerçeğinin yeniden gündeme gelmesi bilinçli bir hazırlığın ürünü değil; Sovyetlerin dağılışının ortaya koyduğu bir durumdur.
Türkiye'nin barış, iyi komşuluk ilişkilerini sürdürme hususundaki kararlılığına rağmen Sovyet yönetimi kendini içte ve dışta yeter derecede güçlü hissettiği safhada Türkiye'ye ve Türkülüğe karşı düşmanca tavır almakta gecikmeyecektir.
Eserin yazarı Muzaffer Özdağ, Ümit Özdağ’ın babası olmakla birlikte asker kökenli, hukuk okumuş bir yazardır. Eserde, yazarın 1984’ten itibaren “Doğu Türkistan’ın Sesi” adlı dergide yayımlanan makaleleri yer almaktadır.
Makalelerin toplanması şeklinde bir eser olduğu için sık sık tekrar edilen tümcelerle karşılaşmak mümkündür. Ayrıca dili anlaşılır olmakla birlikte karmaşık ve uzun tümceler dikkat çekmektedir. Jeopolitik konusunu bir askerin kaleminden okumak hiç kuşkusuz ki oldukça önemlidir, ki jeopolitik değerlendirmelerde asker terminolojisini fark etmek mümkün.
Eserde Doğu Türkistan merkeze alınarak Türkistan değerlendirilmiştir. Türkiye’nin bu zincirdeki yeri değerlendirilirken sık sık Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” düsturu dile getirilmiş ve ilişkiler bu bağlamda incelenmiştir.
Yazarın Türkiye’ye sık sık eleştiri yönelttiği görülmektedir. Bu bağlamda Türkiye’ye Türk Dünyası ile ilgilenmemek ve Atatürk’ü yanlış anlamak gibi eleştirilerde bulunmuştur. İlgilenenlere iyi okumalar. :)