Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nail Okuyucu

Nail Okuyucuİmam Şafii yazarı
Yazar
Editör
10.0/10
1 Kişi
16
Okunma
4
Beğeni
642
Görüntülenme

Hakkında

Okurlar

4 okur beğendi.
16 okur okudu.
5 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Maksûdunu bilmeyenin o ilmi öğrenme kastı taşıdığı söylenemez. Zira öğrenmek istediğini diğer şeylerden ayırabilecek bir görüş ve uzmanlığa sahip değildir. Diğerlerinden ayırt edilemeyen şeyin tahsili de zorunlu olarak tasavvur edilemez.2
Reklam
Fıkıh İlminin Değeri
İlimlerin değeri, konu edindiği şeyin yani malümun değeri, dayandığı delilin gücü ve kendisine duyulan ihtiyaca göre belirlenir. Şüphesiz Allah Teâlâ'nın hitâbı -zâtıyla kâim olan kelâmı- O'nun zâtı dışındaki diğer bütün şeylerden (mübâyin an zâtih) daha şereflidir. Allah'ın ne önünden ne de arkasından bâtılın sokulamayacağı Kitâbı ve Rasülü'nün (s.a.v.) sünneti istidlalde bulunulabilecek ve tutunulacak en güçlü delillerdir. Sen gerek kendi başına gelen gerekse diğer insanların başlarına gelen, insanların karşı karşıya kaldığı her bir hususta bu ilme ne denli ihtiyaç duyulduğunu gâyet açık ve üstü örtülemeyecek kadar bariz bir şekilde görürsün. Zira kulların dünya hayatının düzeni ve âhiret maslahatlarının elde edilmesi bu ilme bağlıdır. İşte bu yüzden şeriat fıkha teşvik etmiş ve yönlendirmiştir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Her topluluktan bir tâifenin dinde fıkıh tahsil etmek (li-yetefakkahü) üzere geri kalmaları gerekli olmaz mı?” (Tevbe, 9/122). Hz. Peygamber (s.a.v.) de şöyle buyurur: “Bir tek fakih şeytan karşısında bir âbidden daha etkilidir”,(Taberani..) “Allah, hakkında hayır murâd ettiği kimseyi dinde fakih kılar”.(Buhari..)
Herhangi bir ilmi öğrenmek isteyen kişi, öncelikle o ilmin ıstılahlarını tanımak zorundadır. İlmi eserlerde kullanılan hususi kelimelerin sözlüklerdeki anlamlarını bilmek bu ilmi öğrenebilmek için yeterli olmaz. Bunun için kelimelerin o ilim dalında kazandığı hususi anlamları da tanımak gerekir. İlim erbâbı kimseler birbirleriyle ıstılahlar aracılığıyla iletişime geçer ve ilgilendilendikleri ilmin meselelerini ıstılahlar üzerinden tartışırlar. Bu iletişimin bir parçası olmak, meseleleri ilkin kavrayıp ardından görüş beyan edebilmek için iletişim sırasında kullanılan ıstılahları bilmek bir zorunluluk arz eder.
Akıl, sinede taşınan bir nurdan ibârettir. Kalp bu nurla hüccetlere baktığı vakit görür. Bu açıdan aklın kalble ilişkisi, ateş ışığının gözle ilişkisi gibidir. Kalp bu nurla hüccetlere baktığı vakit duyuların idrâkinin ötesinde kalan gaybi hususları görür. Tıpkı gözün havanın aydınlığıyla birlikte baktığı vakit gördüğü gibi. İnsan akletmeye başlayınca nazara güç yetirebilir hale gelirse de nazarda bulunmadığı sürece câhil kalmaya devam eder. Cehâletin zıddı ilimdir.
Bilmelisin ki şer'i hüküm beş çeşitle sınırlıdır. Bunu şöyle açıklayabiliriz: Hüküm kaçınılmaz olarak ya bir şeyi iktizâ edecek ya da etmeyecektir. Eğer birinci durum geçerliyse ya varlığa (vücüd) ya da yokluğa (adem) dair olacaktır. Her iki takdirde de bunu ya kesinlik bildirerek ya da kesinlik bildirmeden yapacaktır. Eğer hüküm varlığı iktizâ ediyor ve kesinlik bildiriyorsa -yani nakizi durumundaki terki menediyorsa- vücüb adını alır. Varlığı iktizâ ediyor ancak kesinlik bildirmiyorsa -yani nakizini menetmiyorsa- mendubluk adını alır. Eğer hüküm yokluğu iktizâ ediyor ve kesinlik bildiriyorsa -yani nakizi durumundaki varlığı menediyorsa- haramlık adını alır. Yokluğu iktizâ ediyor ancak kesinlik bildirmiyorsa mekruhluk adını alır. Ne varlığı ne de yokluğu iktizâ ediyorsa işte bu da mübahlıktır. Hükümlerin niçin beş kısma ayrıldığı ve daha başka kısımlarının olamayacağının izahı bu şekildedir. Yazarın “Şer'i hükümler işte bunlardan ibarettir” derken anlatmak istediği şey budur. Söz konusu taksim aynı zamanda her bir hükmün tarifini de vermiş olmaktadır; Vücüb: Kesinlik bildirecek şekilde varlığı iktizâ eden hüküm. Varlık kaydıyla haramlık, mekruhluk ve mübahlık, kesinlik kaydıyla ise mendubluk dışarıda kalmıştır. Mendubluk: Kesinlik bildirmeyecek şekilde varlığı iktizâ eden hüküm. Haramlık: Kesinlik bildirecek şekilde yokluğu iktizâ eden hüküm. Mehruhluk: Ne varlığı ne de yokluğu iktizâ eden hüküm.
Henüz kayıt yok
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
199 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Serinin 4. Kitabı olarak okudum. Diğer kitaplara kıyasla biraz daha karmaşık bulduğumu söylemeliyim, diğer kitaplar bana biraz daha sade gelmişti. İmam Şafinin hayatı, yaşadığı dönem ve durumu, düşünme yöntemi açıklanmış. İlk okuma için faydalı olduğunu düşünüyorum. Okunur.
İmam Şafii
İmam ŞafiiNail Okuyucu · Anadolu Ay Yayınları · 20209 okunma
199 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
Kitap İmam Şafii’nin hayatı, eserleri, dini düşünce ve fıkıh anlayışını bütünlüklü bir şekilde ele alıyor. Bunların yanında fıkıh usulü çerçevesinde İmam’ın kaynak, anlam ve yorum teorilerini de sunarak İmam Şafii düşüncesini bütün açıklığıyla önümüze seriyor. Kitabın son bölümünde ise akidevi görüşlerine ve kelam ilmine mesafeli tavrına yer verilmiş. Hayatından eserlerine, fıkıh usulünden akidevi görüşlerine kadar kitap bir bütünlük içerisinde yazılmış. Kitabın dili son derece açık ve yalın olmasının yanında oldukça akademik, İslami ilimler ya da özelde fıkıh ilmine dair bir bilgi birikiminiz yoksa kitap pek anlaşılır gelmeyecektir. Zira kitap halka İmam Şafii’yi tanıtmak üzere değil akademik alanda bilgi birikimine sahip kimselere Şafii’nin düşünce sistemini açıklamayı hedeflemektedir. İmam Şafii hakkında Türkçe dilinde ve bu kadar küçük hacimde olmasına karşın öz ve anlaşılır son derece faydalı bir çalışma olmuş. Hocamızın eline, emeğine sağlık
İmam Şafii
İmam ŞafiiNail Okuyucu · Anadolu Ay Yayınları · 20209 okunma