Derrida'ya göre madem ki gösteren ve gösterilen ilişkisi nedensiz ve rastlantısaldır, o halde o ilişkiden anlamlı yapılar doğmasını beklemek de anlamsızdır.
Lotman'a göre, bir şiir hem dilsel hem de görsel sanatsal niteliğe sahip olabilir. Örneğin, Ahmet Haşim'in şiirleri Lotman'ın bu görüşünü tam anlamıyla da destekleyici yapıdadır.
Kopenhag Okulu’nun en önemli temsilcisi Hjelmslev, “glosematik” adını verdiği dilbilim kuramıyla bu alana yeni bir yaklaşım kazandırır. Hjelmslev’in glosematiği hem dilsel hem de “dilsel olmayan diller” i içermektedir.
Bakhtin’in diyoloji kavramı Marksizmin diyalektik kavramını akla getirmektedir. Dili, yani ürünü, üreticiden (konuşan-söyleyen) bağımsız düşünmemesi de ondaki Marksist etkiyi yansıtmaktadır.